turkce sozluk - page 67

kifli.
2.
Ev ya da lokantada yemek yapan
kifli.
aflevi
a.
1.
Lokanta, aflç›.
2.
Yoksullara üc-
retsiz olarak yemek verilen yer, aflhane.
3.
Dü¤ün, niflan gibi törenlerde konuk-
lara yemek haz›rlamak için kurulan ge-
çici mutfak.
afl›
a.
1.
Elde edilmesi istenilen bir a¤açtan
al›nan dal, göz, tomurcuk gibi bir parça-
n›n, ayn› familyadan baflka bir a¤aca
kaynaflt›r›lmas›yla yap›lan ›slah etme ve
üreme yöntemi.
2.
Bir hastal›¤›n zay›f-
lat›lm›fl ya da öldürülmüfl mikrobuyla
haz›rlanm›fl ve organizman›n o hastal›-
¤a karfl› ba¤›fl›kl›k kazanmas› için vücu-
da verilen madde:
grip afl›s›, çocuk fel-
ci afl›s›.
3.
Bu maddenin vücuda veril-
mesi:
Kardeflim afl› oldu.
afl› boyas›
a.
‹çinde bulunan demir hidrok-
sit miktar›na göre pas sar›s›, k›z›l ya da
koyu esmer renkte olan ve boya olarak
kullan›lan kil.
afl›k, -¤›
a.
1.
anat.
Ayak bile¤inin bükülüp
aç›lmas›nda rol oynayan ayak bile¤in-
deki küçük kemik.
2.
Yap› çat›lar›na yer-
lefltirilen ince ve uzun s›r›k.
(biriyle)
afl›k atmak
mec.
kendisinden üstün ol-
du¤u bilinen biriyle yar›flmak:
Satranç
oyununda onunla afl›k atamazs›n.
âfl›k, -¤›
a.
ve
ön a. (a:fl›k) Ar.
1.
Bir kim-
seye ya da bir fleye aflkla, tutkuyla ba¤-
l› olan, tutkun, vurgun (kifli):
Mesle¤ine
âfl›kt›.
2.
Halk ozan›, saz flairi, ozan.
3.
tkz.
Dalg›n, da¤›n›k, unutkan (kifli):
Ara-
baya dikkat et, âfl›k m›s›n nesin?
âfl›k
olmak
büyük bir sevgiyle ba¤lanmak,
sevdalanmak, vurulmak, tutulmak:
Bir
k›za âfl›k oldum.
afl›lamak
(-i, -e)
1.
Bir hastal›¤a karfl› or-
ganizman›n ba¤›fl›kl›k kazanmas› ya da
yerleflmifl bir hastal›¤a organizman›n
direncini art›rmak için haz›rlanm›fl afl›y›
vücuda vermek, afl› yapmak:
Hepimizi
verem hastal›¤›na karfl› afl›lam›fllar.
2.
‹stenilen özellikte bir a¤aç elde etmek
için o a¤ac›n bir parças›n› baflka bir
a¤aç üzerine kaynaflt›rarak üretmek:
Bahçemizdeki erik a¤açlar›n› afl›lad›k.
3.
Bir hastal›¤›n bir baflkas›na geçmesi-
ne neden olmak:
Nezleni bana da afl›la-
d›n.
4.
Kendi düflüncelerini, de¤er yar-
g›lar›n› bir baflkas›na benimsetmek:
Pek
sa¤l›kl› olmayan düflüncelerini çocukla-
r›na da afl›lam›flt›.
afl›lmak
(nsz.)
Aflmak eylemine konu ol-
mak:
Kötü günler art›k afl›lm›flt›.
afl›nd›rmak
(nsz.)
1.
Bir fleyin afl›nmas›na
yol açmak.
2.
kim.
Dokundu¤u cisimle-
ri eriterek afl›nmas›na neden olmak.
3.
mec.
Bir yere birçok kez gidip gelmek:
Belediyeyi afl›nd›rm›fl ama istedi¤i infla-
at iznini alamam›flt›.
afl›nma
a.
1.
Afl›nmak eylemi.
2.
yerb.
Erozyon.
afl›nmak
(nsz.)
1.
Sürtünme etkisiyle ka-
l›nl›¤› azalmak:
Otomobilinizin lastikleri
afl›nm›fl.
2.
Eskimek, y›pranmak:
Ceke-
tinin kollar› çok afl›nm›fl.
3.
Düzleflmek:
Bu arazi afl›nm›fl.
afl›r›
ön a.
1.
Ola¤an ölçüden çok, daha
fazla:
O gün afl›r› bir so¤uk vard›.
2.
Ge-
re¤inden çok olan:
Afl›r› h›z, trafik kaza-
lar›na neden olur.
3.
be.
Gere¤inden
çok:
Bugün afl›r› yoruldum.
afl›r› uç, -cu
a.
Savunulan görüfllerin birbi-
rine z›t, en ateflli ya da y›k›c› kanatlar›.
afl›rma
a.
1.
Afl›rmak eylemi.
2.
ed.
Baflka
yazarlar›n eserlerinden bölümler al›p
kendisininmifl gibi gösterme ya da bafl-
ka yazarlar›n iflledi¤i konular›, düflünce-
leri benimseyip de¤iflik biçimde sunma.
3.
ön a.
Afl›r›lm›fl, çal›nm›fl:
Afl›rma bir
müzik parças› oldu¤u ortaya ç›kt›.
afl›rmak
(-i, -den)
1.
Bir fleyi yüksek ya da
geçilmesi güç bir yerin üstünden öte ta-
raf›na geçirmek:
Çak›l tafllar›n›, k›y›daki
teknenin üzerinden afl›r›p denize yollu-
yorlard›.
2.
ed.
Baflka bir yazar›n eserin-
den bölümler al›p kendisininmifl gibi
göstermek.
3.
argo
Çalmak, yürütmek:
aflevi
afl›rmak
67
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 67
1...,57,58,59,60,61,62,63,64,65,66 68,69,70,71,72,73,74,75,76,77,...688
Powered by FlippingBook