ne konu olmak.
2.
Yak›nl›k, sevgi duy-
mak, tutulmak:
Bizim çocuk, o k›za çok
ba¤land›.
3.
Ayr›lmak, tahsis edilmek:
Babama geçen ay emekli maafl› ba¤lan-
d›.
4.
(telefon, su, elektrik vb. için) Kul-
lan›ma aç›lmak:
Bize telefon yar›n ba¤-
lanacak.
ba¤lant›
a.
1.
‹ki ya da daha çok fleyin, ki-
flinin birbiriyle iliflkili olmas› durumu; ir-
tibat:
Polis, iki olay aras›ndaki ba¤lant›-
y› çözdü.
2.
‹ki fley aras›nda sa¤lanan
iliflki:
Buradan da ‹zmir’e kara yolu ba¤-
lant›s› var.
ba¤lafl›k
ön a.
1.
Aralar›nda anlaflma, uz-
laflma, sözleflme sa¤lam›fl olan kifli,
topluluk ya da devlet; müttefik:
Ba¤lafl›k
güçler savafl› kazand›.
2.
Birbirine ba-
¤›ml› ve ba¤l› olan (fley).
ba¤laflmak
(nsz., -le)
Bir amaç için arala-
r›nda bir anlaflma, bir sözleflme yap-
mak; ittifak etmek.
ba¤lay›c›
ön a.
ve
a.
1.
Ba¤lama, birlefltir-
me özelli¤i tafl›yan.
2.
Uyulmas› zorun-
lu olan:
Trafik kurallar›, herkes için ba¤-
lay›c› kurallard›r.
ba¤l›
ön a.
1.
Bir ba¤ ile bir fleye tutturul-
mufl olan:
‹skeleye ba¤l› flu gemiyi gö-
rüyor musunuz?
2.
Gerçekleflmesi baz›
koflullar› gerektiren; tâbi:
Baflar›l› ol-
mak, çal›flmaya ba¤l› bir durumdur.
3.
Bir fleyle s›n›rlanm›fl olan:
Yasaya ba¤l›
bir durum bu, kendi aran›zda çözemez-
siniz.
4.
Bir kurumun ya da bir kiflinin
yönetimi ve denetimi alt›nda olan:
Mali-
ye Bakanl›¤›na ba¤l› kurumlar hangileri-
dir?
5.
mec.
Bir fleye, bir kifliye, bir ye-
re sevgiyle, aflkla, tutkuyla ba¤l› olan:
Aile de¤erlerine ba¤l› bir insand›.
ba¤l›
kalmak
bir fleye uymak:
Herkes oyun
kurallar›na ba¤l› kals›n.
ba¤l›l›k, -¤›
a.
1.
Ba¤l› olma durumu.
2.
Bir kimsenin bir baflkas›na karfl› duydu-
¤u ve ona ba¤lanmas›na neden olan
sevgi, sayg›; sadakat:
Efline ba¤l›l›¤›
sonsuzdu.
ba¤naz
ön a.
‹nand›¤› düflünceye körü kö-
rüne ba¤lanan ve baflka düflüncelere
karfl› olup yok sayan; tutucu; mutaas-
s›p:
Ba¤naz bir babas› vard›.
ba¤nazl›k, -¤›
Ba¤naz olma durumu, taas-
sup.
ba¤r›kara
a. hayb.
‹skete kuflunun bir türü.
ba¤r›flmak
(nsz.)
Karfl›l›kl› olarak birbirine
ya da hep birlikte ba¤›rmak:
Çok ba¤r›-
fl›yorsunuz çocuklar.
ba¤r› yan›k
a. ve ön a. Çok çile çekmifl (ki-
fli).
bahad›r
ön a. Far.
Savaflta, gücü ve korku-
suzlu¤uyla üstünlük kazanan; yi¤it; ba-
tur.
bahane
a (baha:ne) Far.
‹leri sürülen sözde
neden:
Otobüs gecikti bahanesiyle ifle
geç geldi.
bahane aramak
bir ifli yap-
mamak için bir neden aramak:
‹zin ala-
bilmek için bir bahane ar›yordu.
bahane
etmek (bulmak)
bir fleyi yapamamas›na
bir neden bulmak:
Hasta oldu¤unu ba-
hane edip evde oturmak istiyordu.
bahar (I)
a. Far.
1.
Kuzey Yar› Küre’de 21
Mart’tan 21 Haziran’a dek süren, hava
s›cakl›¤›n›n artmaya bafllad›¤› ve do¤a-
n›n canland›¤› mevsim; ilkbahar; ilkyaz.
2.
Bu mevsimle birlikte a¤açlarda açan
çiçekler, yapraklar; yenilenen bitki örtü-
sü:
Bahçemize bahar gelmifl.
3.
mec.
Gençlik dönemi:
O daha hayat›n›n baha-
r›n› yafl›yor.
bahar (II)
a. Ar.
Güzel tat ve hofl koku ver-
mek için yemeklere ve içeceklere kat›lan
karabiber, tarç›n, karanfil, zencefil gibi
maddeler.
baharat
ç. a. (baha:rat) Ar.
Karabiber, tar-
ç›n, karanfil, zencefil gibi maddelerin tü-
mü.
bahar noktas›
a. gökb.
‹lkbaharda, gece
gündüz eflitli¤i s›ras›nda, Günefl’in gök
ekvatoru çizgisi üzerinde bulundu¤u
yer.
bahçe
a. Far.
Türlü sebzelerin, meyve
a¤açlar›n›n, çiçeklerin yetifltirildi¤i yer:
ba¤lant›
bahçe
85
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 85