ka bir ayg›t›n iflleyifline göre düzeltmek:
Saatimi televizyona göre ayarlad›m.
2.
Bir ayg›t› istenilen ifli yapabilecek konu-
ma getirmek:
Otomobilin farlar›n› da
ayarlad›n›z m›?
3.
mec.
‹fllerini yoluna
koymak, bitirebilecek biçimde düzenle-
mek:
‹fllerimi ayarlayabilirsem size kat›-
l›r›m.
4.
argo
Bir kimseyi kand›rmak:
Annemi ayarlarsam mesele yok, gidebi-
liriz.
5.
argo
Bir kimsenin gönlünü çal-
mak:
Mahallenin en güzel k›z›n› ayala-
m›flt›.
ayarl›
ön a.
(ayg›t, makine için) Ayarlan-
m›fl, do¤ru ifllemesi sa¤lanm›fl, do¤ru.
ayartmak
(-i)
1.
Do¤ru yoldan ay›rmak,
bafltan ç›karmak:
Evli kad›n› ayart›p yu-
vas›n›n y›k›lmas›na neden oldu.
2.
Akl›-
n› çelmek, kand›rmak:
Arkadafllar, on-
larla gelmem için beni ayartt›lar.
ayaz
a.
1.
Genellikle sakin havada ç›kan
kuru ve dondurucu so¤uk:
Akflama
do¤ru ayaz ç›km›flt›.
ayaza çekmek
(hava) k›fl›n çok so¤umak:
Hava ayaza çekmezse bal›¤a ç›kar›z.
ayazlamak
(nsz.)
1.
(hava) Kuru so¤uk
ç›kmak:
Hava oldukça ayazlad›, eve dö-
nelim.
2.
Ayazda kalarak üflümek:
Ayaz-
lamadan geri dönelim.
ayazma
a. (aya’zma) Yun.
Ortodokslar ta-
raf›ndan kutsal say›lan kaynak, p›nar ya
da çeflme.
ay bal›¤›
a. hayb.
Ay bal›¤›gillerden, Akde-
niz’de yaflayan ve hilal biçiminde kuy-
ruk yüzgeci olan bir bal›k; pervane bal›-
¤›; kemer bal›¤›.
aybafl›
a.
Kad›nlarda, belirli yafllar aras›n-
da, döllenme olmad›¤› sürece ortalama
28 günde bir yinelenen, döl yata¤›ndan
kan›n d›flar› at›lmas› durumu; âdet; regl.
aybafl› olmak
(kad›n›n) döl yata¤›ndan
kan gelmek; âdet görmek.
ayça
a.
1.
Ay›n yay biçimini ald›¤› durumu;
hilal.
2.
Bayrak ve sancak direklerinin
tepesine pirinçten yap›lm›fl ay y›ld›zl›
süs, alem.
ayçiçe¤i
a.
1.
bitb.
Birleflikgillerden, yur-
dumuzda çok yetifltirilen, günefle do¤ru
yönelen çok iri sar› renkli çiçe¤i olan bir
bitki; günebakan.
2.
Bu bitkinin ya¤ el-
de edilen tohumu.
ayçiçe¤i ya¤›
a.
Ayçiçe¤i tohumundan el-
de edilen yemeklik s›v› ya¤.
ay dede
a.
(çocuk dilinde) Ay.
ayd›n
ön a.
ve
a.
Okumufl, bilgili, kültürlü,
ça¤›n›n sorunlar›yla ilgili, ileri görüfllü,
kavrama yetisi geliflmifl (kifli); entelek-
tüel:
Ö¤retmenimiz, ayd›n bir kiflidir.
ayd›nger
a.
Saydam bir çizim k⤛d›.
ayd›nlanma
a.
1.
Ayd›nlanmak eylemi.
2.
fiz.
Birim yüzeye düflen ›fl›k ak›s› mikta-
r›.
ayd›nlanmak
(nsz.)
1.
Ifl›k alan duruma
gelmek:
Salon, günefl ›fl›¤›yla ayd›nlan-
d›.
2.
mec.
Bir konuyla ilgili olarak ay-
r›nt›l› bilgi edinmek:
Cinsellik konusun-
da hepimiz ayd›nland›k.
3.
mec.
(olay,
sorun) Aç›kl›k kazanmak:
H›rs›zl›k olay›,
sonunda ayd›nland›.
ayd›nlat›c›
ön a.
1.
Ifl›k, ayd›nl›k veren.
2.
mec.
Bir soruna, bir konuya aç›kl›k ge-
tiren:
Toplant›da ayd›nlat›c› bir konufl-
ma yapt›.
ayd›nlatmak
(-i) 1.
Ifl›k saçmak:
Lamba,
soka¤› iyice ayd›nlat›yordu.
2.
mec.
Da-
ha iyi anlafl›lmas› için bir konu hakk›nda
ayr›nt›l› bilgi vermek:
Çevre kirlili¤i ko-
nusunda hepimizi ayd›nlatt›lar.
3.
mec.
Bir konuya, bir soruna aç›kl›k kazand›r-
mak:
Polis, bankadaki yolsuzluk olay›n›
ayd›nlatt›.
ayd›nl›k, -¤›
a.
1.
Bir kaynaktan yay›l›p bir
yeri ayd›nlatan güç, ›fl›k:
Ay›n verdi¤i
ayd›nl›k sayesinde yolumuzu bulduk.
2.
ön a.
Ifl›k alan:
Ayd›nl›k bir evimiz var.
3.
ön a. mec.
Saf, temiz:
Ayd›nl›k bir
yüzü vard›.
4.
Bir yap›n›n ortas›nda bu-
lunan ve d›fl cephelere penceresi olma-
yan bölümlerin ›fl›k ve hava almas›n›
sa¤layan, zeminden çat›ya kadar uza-
nan boflluk.
ayarl›
ayd›nl›k
75
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 75