turkce sozluk - page 87

(simgesi: Cu).
2.
Bak›rdan yap›lm›fl
kap.
bak›rlaflmak
(nsz.)
Bak›r rengini almak.
bak›r rengi
a.
K›z›la çalan kahverengi.
bak›r tafl›
a.
Yeflil renkte, yontulup parlat›-
labilen do¤al bak›rl›, hidratl› karbonat;
malakit.
bak›fl aç›s›
a.
Bir konuyu, bir olay› belli bir
yönden ele alarak inceleme; görüfl aç›s›:
Onun bak›fl aç›s› bizimkinden çok farkl›
gözüküyor.
bak›fl›m
a.
Simetri.
bak›fl›ml›
ön a. mat.
Bak›fl›m› bulunan, si-
metrik.
bak›fl›ms›z
ön a. mat.
Aralar›nda bak›fl›m
olmayan, asimetrik.
bak›fl›ms›zl›k, -¤›
a. mat.
Aralar›nda bak›-
fl›m olmama durumu, asimetri.
bak›flmak
(nsz., -le)
1.
Karfl›l›kl› olarak bir-
birine bakmak: Bir süre bak›flt›lar, sonra
konuflmaya bafllad›lar.
baki
ön a. (ba:ki:) (k kal›n okunur) Ar. esk.
Sürekli, kal›c›.
baki kalmak
sürekli, ka-
l›c› olmak:
Haklar›n›z baki kalacakt›r.
bakir
ön a. (ba:kir) Ar.
1.
(yer için) El de¤-
memifl, kullan›lmam›fl, ifllenmemifl:
ba-
kir topraklar.
2.
(erkek için) Cinsel iliflki-
de bulunmam›fl.
bakire
a. (ba:kire) Ar.
Cinsel iliflkide bulun-
mam›fl k›z.
bakiye
a. (k kal›n okunur) Ar.
Arta kalan,
kal›nt›, art›k, artan: Bakiyeyi ödemek is-
tiyorum.
bakkal
a. Ar.
1.
Yiyecek, içecek, temizlik
maddeleri gibi temel gereksinim mad-
delerini dükkân›nda satan kifli:
Bizim
bakkal›n o¤lu evleniyor.
2.
Bu maddele-
rin sat›ld›¤› dükkân:
Bakkaldan bir fley
laz›m m›?
bakkal çakkal
a. hlk.
Bakkal ve dengi olan
küçük esnaf; bu esnaftan olan kifliler.
bakkal defteri
a. mec.
Kar›fl›k, düzensiz
yaz›larla doldurulmufl ve y›pranm›fl def-
ter:
Bakkal defteri gibi defter tutuyor-
sun.
bakla
a. Ar. bitb.
1.
Baklagillerden, meyve
ve tohumlar› sebze olarak tüketilen ve
yurdumuzda yayg›n olarak yetifltirilen
otsu bitki.
2.
Bu bitkinin yeflil kabuklu
meyvesi ve kabuk içindeki tohumu.
baklagiller
ç. a. bitb.
‹ki çenekli ayr› taç
yaprakl›lardan, bakla, fasulye, akasya,
keçi boynuzu gibi binlerce bitkiyi kapsa-
yan büyük bir bitki familyas›.
bakla k›r›
ön a.
Atlarda, tüyler üzerinde iri
benekli k›r:
Bakla k›r› bir at›n üzerindey-
di.
baklava
a.
‹nce yufkalar›n aras›na dövül-
müfl ceviz, f›nd›k vb. konularak haz›rla-
nan bir hamur tatl›s›.
baklava börek, -¤i
a. mec.
Hofllan›larak,
zevkle yap›lan bir ifli belirtir.
bakliyat
ç. a. (bakliya:t) Ar. esk.
Baklagil-
lerden bakla, fasulye, nohut vb. ürünler.
bakmak
(-e)
1.
Bak›fl›n› bir kifliye, bir yere
yöneltmek:
Vitrindeki yemeklere bir sü-
re bakt›, karn› ac›km›flt›.
2.
Aramak:
Bu-
gün ev bakmaya gidece¤iz.
3.
(yer için)
Bir yöne, bir yere do¤ru dönük olmak:
Evimiz denize bak›yor.
4.
‹yi bir durum-
da kalmas› için o fleyle ilgilenmek, o fle-
ye özen göstermek:
Özellikle bisikletine
iyi bakar.
5.
Geçimini sa¤lamak:
Ailesi
d›fl›nda anne ve babas›na da o bak›yor.
6.
‹ncelemek:
Bu konulara biraz bak›n.
7.
(hasta için) Muayene etmek:
Yar›n
hastaneye gelirseniz size bakar›m.
8.
Gerçekleflmesi bir fleye ba¤l› olan:
Bu ifl
senin becerine bakar.
9.
Bir ifli yapmak,
yapmakla görevli olmak:
Temizlik iflleri-
ne belediye bakar.
10.
Önem vermek,
dikkate almak:
Sen o adam›n söyledik-
lerine bakma.
11.
(renk için) Baflka bir
renge benzemek, çalmak:
Kaza¤›n›n
rengi yeflile bak›yor.
12.
Anlamak:
Bak-
t›m durum kötüye gidiyor, hemen ora-
dan uzaklaflt›m.
13.
Bir fleyi gerçeklefl-
tirmeye çal›flmak:
Siz önce bir üniversi-
teye girmeye bak›n.
14.
Yaln›zca bir iflle
u¤raflmak:
Biz oyunumuza bakal›m.
15.
bak›rlaflmak
bakmak
87
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 87
1...,77,78,79,80,81,82,83,84,85,86 88,89,90,91,92,93,94,95,96,97,...688
Powered by FlippingBook