Aflç› yafll›, ufak tefek bir Çinliydi. Ad› Yui’di. Bob’› görünce
e¤ilerek selâmlad›. En iyi yata¤› göstererek:
– Acaba bunu be¤enir miydiniz? diye sordu.
Bob bafl›n› sallad›.
– Öyleyse sizin olsun, dedi Çinli.
Bob, gemilerdeki aflç›lar› k›zd›rmamak gerekti¤ini iyi bilir-
di. Çünkü bu adamlar, sabahtan akflama kadar kömür koku-
su içinde kalmaktan iyice sinirli olurlard›. O yüzden, gözleri bir
fley görmez, fazla üstelenirse ellerindeki b›ça¤› havaya kald›-
r›verirlerdi.
Bob, hemen kabul etmiflti. Sonra, Ozara için de bir yatak
seçti. Herbert’a da bir yer haz›rlad›.
Yui, hastal›kl› oldu¤unu ilk bak›flta anlad›¤› zenciyle, hele
yan›nda bir de köpekle burun buruna yatmaktan pek hofllan-
mam›flt›. Eflyalar›n› toplayarak en uzak köfleye gitti. Oraya
bir hamak gererek beklemedi¤i ve istemedi¤i konuklar›yla
elinden geldi¤i kadar az karfl›laflmaya çal›flt›.
Bob, yolculu¤un ilk günlerinde, Janet-Smith’ in ne yöne
do¤ru yol ald›¤›n› ö¤renmeye çal›flt›.
Kaptan Donald günlük emirlerini veriyor, haritalar›n› da
hemen dolab›na kilitliyordu.
Bir gün Bob, Yafll› Kurt’la konuflmay› baflarm›flt›.
– Burada çok tatl› bir oyun oynan›yor. Ben de gün geçtik-
çe bu oyundan hofllanmaya bafll›yorum...
Jacob Bluesse (Cek›p Blus), Bob’a dalg›n gözlerini dikti,
53