Conseil Almancay› denedi, gene bir fley anlam›fla
benzemiyorlard›. Ben Lâtince konufltum. Adamlar, bir-
birlerine bakt›ktan sonra odadan ç›kt›lar.
Ned öfkelenmiflti:
– Dört dilden konufltuk, adamlar yine anlamad›lar,
diye homurdand›.
Az sonra kap› yine aç›ld›. Bir adam elinde elbiseler-
le odaya girdi. Elbiseleri giydik. Bu arada adam, masa-
n›n üzerine çatal, b›çak ve tabaklar koyarak, yemek ha-
z›rlad›. Oturup yemekleri büyük bir ifltahla yedik. Yedi¤i-
miz fleylerin baz›lar›n› o güne kadar hiç tatmam›flt›k. Ça-
tal ve b›çaklar›n üzerindeki “N” harfi dikkatimi çekti.
Yemekten sonra, keyfimiz yerine gelmiflti. Hal›n›n
üzerine uzan›p derin bir uykuya dald›k.
Uzunca bir süre uyudu¤umuz anlafl›l›yordu; çünkü
uyand›¤›m›z zaman, art›k kendimizi yorgun hissetmiyor-
duk. Az sonra, bize yine yemek getireceklerini ve konu-
flabilece¤imiz birinin gelece¤ini umuyorduk.
Fakat yan›lm›flt›k. Bir süre sonra, soluk almakta zor-
luk çekmeye bafllad›k. Odam›zdaki hava tükenmifl gibiy-
di. Belki gemi uzun zaman deniz alt›nda kalm›flt› ve ar-
t›k su yüzüne ç›kmas› gerekiyordu. Belki de yaln›zca bi-
zim odam›z havas›zd›. ‹yice korkmufltuk, yere yat›p ölü-
mü beklemeye bafllad›k.
Birdenbire gemi sallanmaya bafllad›; anlafl›lan su
yüzüne ç›km›flt›k. Çok geçmeden de, odaya temiz hava
doldu. Kurtulmufltuk. Ancak, yeni bir sorunla karfl› karfl›-
yayd›k; açl›k. Belki yirmi dört saat uyumufltuk; ama bu
süre içinde kimse bize yiyecek getirmemiflti.
19