Bir saat kadar sonra, geminin güvertesine ç›kt›k.
Kaptan Nemo, bu uçsuz bucaks›z mavilikte geminin bu-
lundu¤u yeri günefle göre saptad›.
– Uzakta Japon sahillerini görebilirsiniz, dedi. Az
sonra su alt›ndan ve elli metre derinlikte, saatte yirmi
befl mil h›zla seyredece¤iz. fiimdi afla¤› inelim.
Yar›m saat sonra, Ned ve Conseil yan›ma geldiler.
Odan›n rahatl›¤› ve güzelli¤i ikisini de flafl›rtm›flt›. Con-
seil, Kaptan Nemo’nun cam kaplardaki koleksiyonlar›n›
incelemeye bafllad›. Ned, gelip tam karfl›ma oturdu.
Kayg› ve merakla sordu:
– Kim bu adam Profesör? Nemo ad›n› hiç iflitmedim.
– Nemo asl›nda bir ad de¤il. “Hiç kimse” anlam›nda
Lâtince bir sözcük.
– Onun hakk›nda bir fley ö¤renebildiniz mi?
– Hay›r, fakat Nautilus’u nas›l yapt›¤›n› anlatt›. Par-
çalar›n› ayr› ayr› ülkelere siparifl vererek yapt›rm›fl. Son-
ra ›ss›z bir adada parçalar› birlefltirip gemiyi yapm›fllar.
– Bu kadar paray› nereden bulmufl acaba?
O s›rada gelip yan›m›za oturan Conseil:
– Belki buldu¤u incilerin baz›lar›n› satm›flt›r, dedi. Ko-
leksiyonunda her biri servet de¤erinde baz› inciler var.
Fakat ben as›l geminin nas›l çal›flt›¤›n› merak ediyorum.
– Elektrikle. Elektrik üreten öyle bir yöntem bulmufl
ki, gemi hiç durmadan saatte elli mil h›zla aylarca gide-
biliyor. Is›tmada, ayd›nlatmada, pompalar› çal›flt›rmakta
elektrikten yararlan›l›yor.
– Pompalar ne için kullan›l›yor?
– Bir bölümü temiz hava sa¤l›yor. Ötekiler de tank-
24