Küçük h›rs›zlar, korkmufl gibi Yahudi’yi süzdüler. Sonra ne
söyleyeceklerini bilemeyen kifliler gibi birbirlerine bakt›lar. Ya-
hudi, Düzenbaz’›n yakas›na yap›fl›nca çocuk as›k suratla ya-
n›t verdi:
– Aynas›zlar yakalad› onu. Hadi b›rak beni.
Bir s›çray›flta, kendisini kocaman paltodan s›y›r›p kaçt›.
Palto Yahudi’nin ellerinde kalm›flt›. Düzenbaz, k›zartma çata-
l›n› kapt›¤› gibi Fagin’in üzerine sald›rd›. E¤er tutturabilseydi,
adam›n çenesinden eser kalmayacakt›.
Yahudi, çocu¤un bu anî ç›k›fl› karfl›s›nda yafl›ndan bek-
lenmeyen bir çeviklikle geri s›çrad›. Tencereyi kapt›¤› gibi
kendisine sald›ran›n kafas›na f›rlatmaya haz›rland›; ama o s›-
rada Charley Bates korkunç bir ba¤›r›flla dikkatini çekti¤inden
birdenbire hedefini de¤ifltirerek tencereyi baflka bir yöne do¤-
ru at›verdi.
O s›rada, kal›n sesli biri:
– Ne var? Nedir bu gürültü? diye ba¤›rd›. Kim savurdu bu-
nu bana?
Bu sözler; otuz befl yafllar›nda, siyah kadife ceketli, pis
kurflunî pantolonlu, yar›m çizmeli, genifl bacaklar›n› sarm›fl
kurflunî pamuk çorapl› iri yap›l› adam›n dudaklar›ndan dökül-
müfltü. Kafas›nda kahverengi bir flapka, boynunda da pis
renkli bir eflarp vard›. Adam›n ad›, Bill Sikes (Bil Sayks)’d›.
Beyaz bir köpek de adam›n peflinden odaya girmiflti.
Köpek sakin sakin bir köfleye k›vr›ld›; hiç sesini ç›karma-
dan, çok hasta görünüfllü gözlerini dakikada yirmi kez kadar
k›rparak, oday› gözlemeye bafllad›.
63