O s›rada içerden, kad›n›n kendine geldi¤ini bildirdiler. Senatör
ve efli, çocuklarla birlikte kad›n›n bulundu¤u mutfa¤a geçtiler.
Senatörün efli iyilik saçan bir sesle:
– Hiç korkmay›n. Biz dostuz. Bizimle konuflabilirsiniz. Ne yap-
may› düflündü¤ünüzü söyleyin, dedi.
Kad›n, sakin bir tonda, Kentucky’den, bu gece ›rma¤› yüzerek
geçti¤ini anlatt›.
Cudjo:
– Aman Tanr›m! Irma¤›n buzlar› parça parçad›r, dedi.
– Biliyorum. Önce geçebilece¤imi hiç sanm›yordum. Sonra ya
geçerim ya da ölürüm, dedim ve Tanr› yard›m etti.
Senatör, köle olup olmad›¤›n› sordu.
– Kentucky’li bir beyin kölesiyim.
– Size kötü mü davran›yordu?
– Hay›r. Efendim de, han›m›m da bana her zaman iyi dav-
rand›lar.
– Öyleyse, sizi bu davran›fl› yapmaya zorlayan nedir?
– Üst üste iki çocu¤umu kaybettim. Elimde bir tek bu yavrum
kald›. Benim dünyadaki her fleyim bu. Onu güneyli bir tüccara sat-
mak için k⤛t imzalad›klar›n› ö¤renince kaçmak zorunda kald›m.
Efendimin iki yard›mc›s›yla bizi sat›n alan adam, az kals›n bizi ya-
kalayacaklard›. Bu k›y›ya ulaflt›¤›mda bir adam, elini uzarak bana
yard›m etti.
Elisa bafllar›ndan geçenleri anlat›rken; odadakiler, senatörün
küçük çocuklar› da içinde olmak üzere, herkes a¤l›yordu.
Senatör, h›çk›r›klar›n› güçlükle tutarak, efendisi için nas›l “iyi bi-
ri” diyebildi¤ini sordu.
– Evet, öyleydiler. Ama paraya gereksinimleri vard›. Borçland›k-
lar› bir adam onlara diledi¤ini yapt›r›yordu.
Elisa’ya kocas› sorulunca, onu da anlatt› ve belki bir daha onu
hiç göremeyece¤ini söyledi.
Senatörün efli:
– Peki, nereye gitmeyi düflünüyorsunuz? diye tatl› bir ses to-
nuyla sordu.
27