KANADA YOLUNDA
Elisa, solgun yüzüyle sakin ve ac›l› bir ifade içinde elindeki ör-
tüyü iflliyordu. Arada bir, bafl›n› iflinden kald›r›p oyun oynayan
Henry’ye bak›yordu. Yan›nda oturan kad›nsa, bafl›na, beyaz bir
bafll›k geçirmifl; omuzlar›na, yine ayn› cinsten bir flal alm›flt›. Elli
befl yafllar›nda güzel bir kad›nd›; kurumufl fleftalileri ay›klayarak
kaplara dolduruyordu.
– Kanada’ya gitmeyi hâlâ istiyor musun Elisa?
– Burada kalmaya korkuyorum; gitmeliyim han›mefendi.
– Orada ne yapaca¤›n› da düflündün mü?
Rachel Halliday (Raflel Halidey), bu soruyu, bir annenin duydu-
¤u kayg›yla sormufltu ona.
– Bir ifl bulmaya çal›flaca¤›m.
Elisa’n›n gözlerinde yafllar birikmiflti; fakat karar›n›n kesin oldu-
¤unu söyledi.
Rachel:
– Biliyorsun, burada kalabilirsin, dedi.
Elisa, titreyerek o¤luna bakt› ve geceleri korkudan uyuyamad›-
¤›n› söyledi.
– Bofluna telâfllan›yorsun yavrum.
O s›rada, salona k›sa boylu, topluca ve çok ayd›nl›k yüzlü bir
kad›n girdi.
33