gibi davran›yordu. Küçük afacanlarsa, merakla merdivene dizilmifl-
lerdi.
Az sonra Haley, mahmuzlu çizmeleriyle göründü. Küçük afacan-
lar, ona haberi hep bir a¤›zdan yetifltirdiler. Haley’nin, olay› duyunca
k›rbac›n› flaklatarak sa¤a sola küfürler ya¤d›rmas› küçükleri çok e¤-
lendirdi. Kahkahalar atarak çimenlerde yuvarlanmaya bafllad›lar.
Haley, onlara ba¤›r›p ça¤›rmay› sürdürerek salona h›fl›mla girdi:
– Ee!... Shelby, seninki velediyle tüymüfl ha!
Shelby, son derece ciddî bir yüzle:
– Haley, kan›m dondu, dedi.
Haley, hafif bir selâmla:
– Affedersiniz han›mefendi, dedi ve yine Shelby’ye sorusunu
yöneltti.
– Nereye kaçt›?
Shelby:
– Haley, e¤er benimle konuflmak istiyorsan›z, biraz daha nazik
olmak zorundas›n›z.
Yan›ndaki yard›mc›ya, Haley’nin flapkas›n› ve k›rbac›n› almas›-
n› söyledikten sonra:
– Oturun, dedi. Evet, dün gece çocu¤unu al›p kaçm›fl. Konu-
fltuklar›m›z› iflitmifl olmal›.
Haley sinirli sinirli konufltu:
– Ne diyeyim? Bu iflte sizin daha dürüst davranaca¤›n›z› düflün-
müfltüm.
Shelby, bu sözlere müthifl öfkelendi:
– Siz ne söylüyorsunuz? Bana hakaret edemezsiniz.
Bu ba¤›r›fl üzerine, Haley’i biraz alttan almaya bafllad›.
– ‹yi ama; beni yar› yolda b›rakacak bir fleye izin vermemeliydiniz.
Shelby:
– E¤er böyle bir durumla karfl›laflmasayd›k, bu kaba davran›fl›-
n›z› hofl görmezdim. Benim dürüstlü¤üme kimse söz söyleyemez.
fiimdi, önce kahvalt›n›z› edin, sonra da adamlar›mla, kaçanlar› bul-
maya çal›fl›rs›n›z.
18