829
        
        
          fla, 8 Temmuz günü Kongre üyelerini
        
        
          kutlay›p Marmara Köflkü’ne davet etti.
        
        
          Bu kongrede ortaya at›lan “Türk Tarih
        
        
          Tezi”nin esas› fluydu: “Türk tarihi, Ba-
        
        
          t›’da ve Türkiye’de uzun süre, san›ld›¤›
        
        
          gibi, sadece Osmanl› tarihinden ibaret
        
        
          görülemez. Osmanl› Devleti de bir ha-
        
        
          nedan devleti veya bir afliretten do¤an
        
        
          devlet de¤ildir. Da¤›lan Selçuklu Devle-
        
        
          ti’nden ve Anadolu Beylikleri’nden son-
        
        
          ra, Türk milletinin kurdu¤u bir Türk
        
        
          devletidir. Osmanl›lardan önceki Sel-
        
        
          çuklular dönemi de, Türk tarihinin son
        
        
          derece önemli ve parlak bir dönemidir.
        
        
          Ondan da önce, Orta Asya’da bafllayan
        
        
          bir Türk tarihi vard›r. Türkler çok eski
        
        
          bir uygarl›¤›n sahibidirler. Çeflitli k›tala-
        
        
          ra yay›larak kültür tafl›m›fllard›r. Orta
        
        
          Asya’dan kaynaklanan Türkler, baz›
        
        
          Bat›l›lar›n iddialar›n›n aksine beyaz ›rka
        
        
          mensupturlar. Bugünkü vatan›m›z›n ba-
        
        
          z› eski kültürlerinin kurucular›n›n kay-
        
        
          na¤› da Orta Asya’d›r. Dünya uygarl›¤›,
        
        
          hiçbir kavmin tekelinde de¤ildir ve ol-
        
        
          mam›flt›r. Tarih sahnesine ç›kan her uy-
        
        
          garl›k, kendisinden önceki uygarl›klar-
        
        
          dan etkilenmifl ve kendisinden sonraki-
        
        
          leri etkilemifltir.”
        
        
          
            Türk Tarih Kurumu (TTK)
          
        
        
          23 Nisan 1930’da Atatürk’ün teflvikiyle
        
        
          Ankara’da Türk Ocaklar› Merkez Heye-
        
        
          ti’ne ba¤l› olarak Türk Tarihi Tetkik He-
        
        
          yeti ad›yla kurulan kurum. Türk Oca-
        
        
          ¤›’n›n kapat›lmas› üzerine 15 Nisan
        
        
          1931’de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti
        
        
          ad›yla dernek hâline getirildi. 3 Ekim
        
        
          1935’te Türk Tarih Kurumu ad›n› alan
        
        
          kurumun amac›, Türk tarihini incelemek,
        
        
          elde edilen bilgileri çeflitli yollardan yay-
        
        
          mak ve yay›mlamak, Türk tarihi hakk›n-
        
        
          da yeni veriler elde edebilmek için yur-
        
        
          dun çeflitli yörelerinde kaz›lar yapmak,
        
        
          baflka dillerde yaz›lm›fl olan kaynaklar›
        
        
          Türkçeye çevirmek olarak belirlendi. Ce-
        
        
          miyetin ilk ifli liseler için tarih kitab› ha-
        
        
          z›rlamak oldu. Bafllang›çta 16 üyeyle ku-
        
        
          ruldu; üye say›s› daha sonra 41 olarak s›-
        
        
          n›rland›. Atatürk, vasiyetnamesinde be-
        
        
          lirtti¤i bir maddeyle kuruma sa¤lam bir
        
        
          gelir kayna¤› b›rakt›. 1983’e kadar özerk
        
        
          bir kurumken, 11 A¤ustos 1983 tarih ve
        
        
          2876 say›l› yasayla hukuksal yap›s› yeni-
        
        
          den belirlenerek Atatürk Kültür, Dil ve
        
        
          Tarih Yüksek Kurumu’na ba¤land›. Ku-
        
        
          rumun bir merkez binas›, bir bas›mevi ve
        
        
          çok zengin bir kütüphanesi vard›r.
        
        
          
            Türk Tarih Kurumu (TTK)
          
        
        
          
            Birinci Türk Tarih Kongresi üyeleri, davetli olarak gittikleri Marmara Köflkü’nde Atatürk’le birlikte.
          
        
        
          TÜRK TAR‹H KURUMU
        
        
          «Türk Tarih Kurumu, Atatürk’ün, Türk ulusuna en güzel arma¤a-
        
        
          n›d›r. Türk Tarih Kurumu’nun kuruluflundan önce Türkiye’de düzenli
        
        
          olarak tarih ve arkeoloji araflt›rmalar› yapan bir kurulufl yoktu.
        
        
          ‹kinci Meflrutiyet’ten sonra kurulan ve Cumhuriyet’ten sonra
        
        
          ad› “Türk Tarih Encümeni”ne çevrilen “Osmanl› Tarih Encümeni”
        
        
          Osmanl› tarihini yazmak amac›yla kurulmufl bir kurumdu. Dergisi
        
        
          ve çeflitli yap›tlar› ile övülmeye de¤er çal›flmalar yapt›; ancak ça-
        
        
          l›flma alan› s›n›rl›yd›. Yurdumuzda genifl anlamda tarih ve arkeolo-
        
        
          ji araflt›rmalar› Türk Tarih Kurumu’nun kuruluflu ile bafllar.
        
        
          Atatürk, Türk ulusunun büyükü¤üne ve üstün uygarl›k yete-
        
        
          neklerine yürekten inanm›fl bir insand›. Son dönemlerin afla¤›l›k
        
        
          duygular› içinde kendine olan güven ve inan›n› yitiren Türk ulusu-
        
        
          na, yaln›z savafl alanlar›nda de¤il, uygarl›k alan›nda da büyük ulus
        
        
          oldu¤unu anlatarak, onu uygar uluslar›n düzeyine ç›karmak için ilk
        
        
          önce tarihini bilmesi, onu yabanc›lardan de¤il, ilk kaynaklardan
        
        
          kendisinin araflt›rarak ö¤renmesi gerekti¤ini biliyordu.
        
        
          Atatürk gençli¤inden beri tarih okumaya merakl›yd›. 1972’de
        
        
          Türk Tarih Kurumunca yay›mlanan ve 7 Kas›m 1916 ile 25 Aral›k
        
        
          1916 tarihleri aras›nda tuttu¤u 48 günlük “günce”sinde, savafl s›-
        
        
          ras›nda okudu¤u çeflitli yap›tlar aras›nda tarihî eserler de yer al-
        
        
          maktad›r.
        
        
          Prof. Dr. Âfet ‹nan, Atatürk’ün sürekli olarak tarih çal›flmala-
        
        
          r›na bafllad›¤› tarihi flöyle anlat›r:
        
        
          “1928 y›l›nda, Frans›zca co¤rafya kitaplar›n›n birinde, Türk ›r-
        
        
          k›n›n sar› ›rka mensup oldu¤u ve Avrupa zihniyetine göre ikinci
        
        
          (Secondaire) nevi bir insan tipi oldu¤u yaz›l›yd›. Kendisine göster-
        
        
          dim. Böyle midir? dedim.
        
        
          – Hay›r, olamaz. Bunun üzerinde meflgul olal›m. Sen çal›fl, de-
        
        
          diler.
        
        
          Atatürk, devlet ve ulus iflleri aras›nda zaman›n›n önemli bir
        
        
          bölümünü tarih araflt›rmalar›na ay›r›yordu. Kitaplar getiriliyor, çe-
        
        
          viriler yap›l›yor ve onun, çok defa, bir kürsü niteli¤inde olan akflam
        
        
          sofralar›nda tarih konular› tart›fl›l›yordu.
        
        
          23 Nisan 1930’da Ankara’da Türk Ocaklar›’n›n yeni binas›nda
        
        
          toplanan alt›nc› “Türk Ocaklar› Kurultay›”nda kurultay›n Aksaray
        
        
          delegesi ve Ankara Ö¤retmen Okulu Tarih Ö¤retmeni Bayan Âfet
        
        
          (Prof. Dr. Âfet ‹nan) Atatürk’ün iste¤i ile onun haz›r bulundu¤u 28
        
        
          Nisan Pazartesi toplant›s›nda bir konuflma yaparak “Türk Tarih ve
        
        
          Medeniyetini ilmî surette tetkik etmek için hususî ve daimî bir he-
        
        
          
            Atatürk’ün, Türk Tarih Kurumu’nun ad› üzerinde yapt›¤› düzeltmeler.
          
        
        
          ▲