 
          28
        
        
          • a¤lamakl› olmak:
        
        
          A¤layacak duruma gelmek.
        
        
          O kadar duyguland›k ki hepimiz a¤lamakl› olduk.
        
        
          • a¤r›s› tutmak:
        
        
          Bir kimsenin bir yerinde zaman zaman beliren a¤r›n›n
        
        
          tekrar ortaya ç›kmas›.
        
        
          A¤r›s› tutunca bizimle gelmekten vazgeçti.
        
        
          • a¤za almamak:
        
        
          Sözünü etmemek.
        
        
          Onu a¤z›na almamas›n›n bir nedeni olmal›yd›.
        
        
          • a¤z› aç›k ayran delisi:
        
        
          Her gördü¤ünden flaflk›nl›k duyan, gördü¤ü fleylere ap-
        
        
          tal aptal bakan, ortal›kta salak salak dolaflan.
        
        
          A¤z› aç›k ayran delisi gibi davran›yordu.
        
        
          • a¤z› (bir kar›fl) aç›k kalmak:
        
        
          Çok flafl›rmak.
        
        
          ‹stanbul’un trafi¤ini ilk gördü¤ünde a¤z› bir kar›fl aç›k
        
        
          kalm›flt›.
        
        
          • a¤z› bozuk:
        
        
          Sürekli küfreden, sözleri küfür dolu olan.
        
        
          A¤z› bozuk biri oldu¤undan kimse onunla konuflmazd›.
        
        
          • A¤z› dili yok:
        
        
          bk. A¤z› var, dili yok.
        
        
          • a¤z› gevflek:
        
        
          S›r saklamayan.
        
        
          A¤z› gevflek biri oldu¤u için ona anlatmad›m.
        
        
          • a¤z› kalabal›k:
        
        
          Anlaml›, anlams›z çok konuflan.
        
        
          A¤z› kalabal›k birine dayanacak durumda de¤ilim.
        
        
          • a¤z› kulaklar›na varmak:
        
        
          Çok sevinmek.
        
        
          Haberi duyunca a¤z› kulaklar›na vard›.
        
        
          Deyimler/024-034  21/07/2010  21:05  Page 28