33
• Ah›m flah›m (bir fley) de¤il:
Be¤enilecek bir yönü yok.
Söyledikleri gibi öyle pek ah›m flah›m bir ev de¤ilmifl.
• ah›ra çevirmek:
Bir yeri pis, bak›ms›z, da¤›n›k, harap duruma getirmek.
‹ki gün yaln›z kalan çocuklar evi ah›ra çevirdiler.
• ah› tutmak (bir kimsenin):
Kötülük gören bir kimsenin, kötülü¤ü yapana yöneltti¤i
kötü dile¤in gerçekleflmesi anlam›nda kullan›l›r.
Eski kirac›n›n ah› tutunca, ev sahibi y›llarca yeni kirac›
bulamad›.
• ahkâm
(*)
kesmek:
Çekinmeden kesin yarg›larda bulunmak.
Her konuda ahkâm kesmesi hiç hofl de¤il.
• ahmak›slatan:
‹nce ince, çiseleye çiseleye ya¤an ya¤mur.
Ahmak›slatan bafllad›, ama biz oyunumuzu sürdürdük.
• ahreti boylamak:
Ölmek.
A¤›r hastal›¤› atlatamay›nca ahreti boylad›.
• ahret suali:
Çok ayr›nt›l›, usand›r›c› sorular.
Ahret suali soran çocuk, babas›n› bezdirmiflti.
• ahrette on parma¤› yakas›nda olmak:
Bir kimseden öbür dünyada hesap sormak.
Bana yard›m etmezsen, ahrette on parma¤›m yakanda
olacak.
• ahret yolculu¤u:
Ölüm.
Zavall›, genç yaflta ahret yolculu¤una ç›kt›.
(*) ahkâm:
Yarg›lar, hükümler.
Deyimler/024-034 21/07/2010 21:05 Page 33