 
          34
        
        
          • akan sular durmak:
        
        
          Karfl› ç›k›lamayacak bir duruma gelmek.
        
        
          Ö¤retmenimiz öyle söyledi¤ine göre akan sular durur.
        
        
          • ak›l almak:
        
        
          Dan›flmak, birinden yol göstermesini istemek.
        
        
          Bir konuda sizden ak›l almak istiyorum.
        
        
          • ak›l almamak:
        
        
          ‹nan›lacak ölçüde olmamak, akla uygun olmamak.
        
        
          Bu kaza nas›l oldu, bir türlü akl›m alm›yor.
        
        
          • Ak›l bu ya:
        
        
          Yanl›fl bir fley de olsa, akl› onu böyle davranmaya yö-
        
        
          neltti, anlam›nda kullan›r›z.
        
        
          Öyle yapmayacakt›m, ama ak›l bu ya!
        
        
          • ak›lda kalmak (bir fley):
        
        
          Unutulmamak.
        
        
          Bu konu ak›lda kalacak gibi de¤il.
        
        
          • ak›ldan ç›kmak (bir fley):
        
        
          Unutulmak.
        
        
          Ak›ldan ç›kacak bir olay de¤ildi.
        
        
          • ak›l dan›flmak:
        
        
          Bir konuda birinin görüflüne, düflüncesine baflvurmak.
        
        
          Babama ak›l dan›flt›ktan sonra bu ifle girifltim.
        
        
          • ak›l defteri:
        
        
          Unutulmamas› için yap›lmas› gereken ya da akla gelen
        
        
          fleylerin yaz›ld›¤› küçük defter.
        
        
          Ak›l defterime bak›p ne yap›laca¤›n› söyleyece¤im.
        
        
          • ak›l erdirememek:
        
        
          Bir fleyin ne oldu¤unu, nas›l oldu¤unu anlayamamak.
        
        
          ‹nsanlar›n niçin savaflt›¤›na ak›l erdiremiyorum.
        
        
          Deyimler/024-034  21/07/2010  21:05  Page 34