29
• a¤z› laf yapmak:
‹nand›r›c› söz söyleme yetene¤i olmak.
Bu toplant›ya a¤z› laf yapan biri kat›ls›n.
• a¤z›na bir parmak bal çalmak:
Bir kimseyi tatl› sözlerle bir süre için oyalamak.
A¤z›na bir parmak bal çal ki hemen gitmesin.
• a¤z›na bir fley koymamak:
Hiçbir fley yememek.
Sabahtan beri a¤z›ma bir fley koymad›m.
• a¤z›na geleni söylemek:
A¤›r ve k›r›c› sözlerle konuflmak.
O kadar öfkelendi ki a¤z›na geleni söyledi.
• a¤z›na kadar:
Hiç bofl yer kalmayacak biçimde.
fiifleyi a¤z›na kadar suyla doldurdum.
• a¤z›na lay›k:
Çok lezzetli, çok güzel (yemek).
Karn›yar›k, a¤z›na lay›k olmufl.
• a¤z›na sürmemek:
Bir nedenle bir fleyi hiç yememek.
Zararl› oldu¤una inand›¤›m için a¤z›ma sürmem.
• a¤z›nda bakla ›slanmamak:
S›r saklayamamak.
Onun a¤z›nda bakla ›slanmaz, her fleyi anlat›r.
• a¤z›ndan bal akmak:
Çok güzel, tatl› konuflmak.
A¤z›ndan bal ak›yor, onu saatlerce dinleyebilirim.
• a¤z›ndan ç›kan› kula¤› duymamak:
K›zg›nl›kla a¤›r, k›r›c›, kötü sözler söylemek.
Kendine gel, a¤z›ndan ç›kan› kula¤›n duymuyor.
Deyimler/024-034 21/07/2010 21:05 Page 29
