table
(teybl) masa / tablo, çi-
zelge
tablet
(teblit) hap
tackle
(tekil) uğraşmak, ba-
şarmak, üstesinden gelmek
tact
(tekt) nezaket, incelik
tactful
(tektfıl) ince düşünceli
tactless
(tektiıs) patavatsız,
düşüncesiz
tag
(teg) küçük etiket
tail
(teyl) kuyruk / peşinden
gitmek, izini takip etmek
tailor
(teylı) terzi (erkek)
take
(teyk) almak / götürmek
take off
(teyk of) çıkarmak (el-
bise) / havalanmak (uçak)
tale
(teyl) masal, öykü
talent
(telınt) yetenek
talk
(to:k) konuşmak
talkative
(toıkıtiv) çenesi dü-
şük, konuşkan
tall
(toil) uzun boylu
tame
(teym) evcil / evcilleştir-
mek
tan
(ten) güneşte yanmış ten
rengi
tangerine
(ta:ncıri:n) manda-
lina
tangible
(tencibıl) elle tutulur,
mevcut
tangle
(tengıl) karışıklık / ka-
rıştırmak
tango
(tengou) tango
tank
(tenk) tank, depo
tap
(tep) musluk, hafif darbe /
hafifçe vurmak
tape
(teyp) kurdele, şerit /
teyp
tape recorder
(teypriko:dı)
teyp
target
(targit) hedef
tardy
(tardi) geciken, geç ka-
lan
tart
(ta:t) turta / ekşi / keskin, acı
task
(ta:sk) görev, vazife
taste
(teyst) lezzet / zevk / tat-
mak, tat vermek
tasteful
(teystful) lezzetli
tasteless
(teystlıs) lezzetsiz /
zevksiz
tasty
(teysti) lezzetli
tattoo
(tıtu:) (ten üzerine)
dövme
tax
(teks) vergi
T
