tenth
(tent) onuncu
tentacle
(tentıkıl) dokunma or-
ganı
term
(tö:m) üç aylık sömestr,
çalışma devresi / şart, koşul /
terim
terminal
(töıminıl) uçta bulu-
nan, son durak, terminal
terminate
(tö:mineyt) bitirmek,
sona ermek
terrace
(tens) taraça, teras
terrible
(teribıl) korkunç, berbat
terribly
(terıbli) müthiş bir şe-
kilde, pek, pek çok
terrific
(tırifik) harika, müthiş
terrify
(terifay) korkutmak
territory
(teritori) bölge arazi
terror
(teri) dehşet, korku
test
(test) denemek / test yap-
mak, sınamak / sınav, test
text
(tekst) metin, okuma par-
çası
textbook
(tekstbuk) okuma
kitabı
textile
(tekstayl) tekstil
texture
(teksçı) doku
than
(den) ...den
This pencil is
better than mine.
Bu kalem benimkinden daha
iyidir.
thank
(tenk) teşekkür etmek
thankful
(tenkful) minnettar,
müteşekkir
thanks
teşekkür(ler)
thanks to
sayesinde
Thanks
to his friends, he passed all
his exams. Arkadaşları
sayesinde bütün sınavlarını
geçti.
that
(det) şu, o
that
ki, ki o, -en, -an, -dığı, -digi
that is
yani
the
(di:, dı) belirtme takısı
(gram.) bu, şu, o
theatre
(tiıtı) tiyatro
theft
(teft) hırsızlık
their
(de:) onların
theirs
(de:z) onlarınki
them
(dem) onları, onlara
theme
(ti:m) mevzu, konu, te-
ma
themselves
(demselvs) ken-
dileri
then
(den) o zaman / sonra /
şu halde
My father isn’t in. I’ll wait for
him, then.
Babam evde değil. O hâlde
onu bekleyeceğim.
What did you tell him then?
Bunun üzerine (o zaman),
ona ne dedin?
-148-
tenth
