zahmetli.
emekli olmak
belli bir süre
çal›flt›ktan sonra yasan›n sa¤lad›¤› hak-
lardan yararlan›p görevinden ayr›lmak.
emektar
ön a.
ve
a. (emekta:r) T.+Far.
1.
Bir görevde uzun süre hizmet verip o
ifle eme¤i geçmifl olan kimse.
2.
mec.
Çok kullan›lm›fl, eski:
emektar bir oto-
mobil.
emel
a. Ar.
Gerçekleflmesi zamana ba¤l›
güçlü istek:
Emeline ulaflmak için çok
çal›flmal›yd›.
emici tüyler
ç. a. bitb.
Bitkilerin kök bö-
lümlerinde yer alan ve topraktaki besin
maddelerini emip bitkilerin beslenmele-
rini sa¤layan uzant›lar.
emin
ön a. Ar.
1.
‹nan›l›r, güvenilir, sa¤lam:
Emin bir insand›r.
2.
Tehlikesiz, güven-
lik içinde olan:
Saklanmak için emin bir
yer arad›lar.
3.
Kuflku, flüphe duyma-
yan:
Do¤ru oldu¤una eminim.
emin ol-
mak
bir fleyin do¤rulu¤una ya da ger-
çekleflece¤ine kesin gözüyle bakmak,
inanmak, güvenmek:
Bir tehlikeyle kar-
fl›laflmayaca¤›na emin olmal›s›n.
emir, -mri (I)
a. Ar.
1.
Buyruk.
2.
Bir göre-
vin yerine getirilmesi için alt organ ya
da kiflilere iletilen yaz›l› belge:
Atama
emri geldi.
emir vermek
emretmek, bu-
yurmak.
emir (II)
a. (emi:r) Ar.
Müslüman toplum-
larda, özellikle Araplarda bir ülkenin, bir
ulusun, bir kentin ya da bir kavmin ba-
fl›.
emir cümlesi
a. dlb.
Emir tümcesi.
emir kipi
a. dlb.
Bir eylemin yap›lmas›n› ya
da yap›lmamas›n› kesin olarak belirten
kip:
otur, otursun, oturun, oturunuz,
otursunlar.
emir kulu
a.
Ald›¤› buyru¤u tart›flmas›z ye-
rine getirmek yükümlülü¤ünde olan ki-
fli.
emir subay›
a.
Cumhurbaflkan› ya da yük-
sek rütbeli komutanlar›n etkinliklerine
yard›mc› olmakla görevli subay, yaver.
emir tümcesi
a. dlb.
Bir emri ya da yasa¤›
belirten ve yüklemi emir kavram› içeren
tümce:
Konuflmay› kesin.
emlak
ç. a. Ar.
Ev, arsa, bahçe, tarla gibi ta-
fl›namayan mal ve mülklerin ortak ad›;
tafl›nmaz; gayrimenkul.
emlakç›
a.
Ev, daire, arsa gibi tafl›nmazla-
r›n al›n›p sat›lmas›na, kiralanmas›na
arac› olan ve bu iflten komisyon alan ki-
fli.
emme
a.
1.
Emmek eylemi.
2.
So¤urma.
emmeç, -ci
a. fiz.
Kendisine ba¤l› bir kab›n
içindeki gaz› s›k›flt›rmak ya da seyrek-
lefltirmek ifllemini yapmaya yarayan bir
araç.
emmek
(-i)
1.
Dudak, dil ya da soluk yar-
d›m›yla bir fleyi içine çekmek:
meme
emmek.
2.
Bir fleyi tükürük arac›l›¤›yla
a¤›zda eritip içine çekmek:
pastil em-
mek.
3.
So¤urmak.
emmi
a. Ar. hlk.
Amca.
emniyet
a. Ar.
1.
Güvenlik.
2.
Polisin göre-
vi ve görevinin gerektirdi¤i ifller.
3.
Po-
lisin güvenlik ifllerini yürüttü¤ü yer:
em-
niyet amirli¤i.
emniyet kemeri
a.
Otomobillerde, uçaklar-
da yolcunun can güvenli¤ini sa¤layan
yayl› kemer.
emoroit
a. Fr.
Basur.
emperyalizm
a. Fr.
Bir ulusun baflka ulusu
ya da uluslar› siyasi ve ekonomik ege-
menli¤i alt›na alarak sömürmesi ve bu
amaçla yay›lmas›, yay›lmak istemesi;
yay›lmac›l›k.
empoze
ön a. Fr.
Zorla benimsetilmifl, ka-
bul ettirilmifl olan.
empoze etmek
istek-
lerini, düflüncelerini bir kimseye zorla-
yarak benimsetmek, kabul ettirmek.
empresyonizm
a. Fr.
‹zlenimcilik.
emretmek
(-i, -e) Ar.+T
Buyurmak, emir
vermek.
emrivaki, -i
a. (e’mriva:ki:) (k kal›n oku-
nur) Ar.
Oldubitti, olupbitti.
emrivaki
yapmak
oldubittiye getirmek, olupbitti-
ye getirmek.
emsal, -li
a. (emsa:l) Ar.
1.
Benzerler.
2.
emektar
emsal
241
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 241