al›flkanl›¤› olan (kifli).
Eros
öz. a. (e’ros) Fr.
Yunan mitolojisinde
aflk tanr›s›.
erotik
ön a. Fr.
1.
Cinsel aflkla ilgili olan.
2.
Cinsel arzu uyand›ran.
erotizm
a. Fr.
Türlü yollarla cinsel dürtüle-
ri uyarmaya yönelik etkinliklerde bulun-
ma.
erozyon
a. Fr. co¤.
Yer kabu¤unu oluflturan
topra¤›n ya da kayaçlar›n su, rüzgâr,
buzul, atmosfer gibi d›fl etkilerle parça-
lanmas›, tafl›nmas›, erimesi; afl›nma.
ertelemek
(-i)
Daha sonraki bir zamana b›-
rakmak, tehir etmek.
ertesi
ön a.
(gün, hafta, ay, mevsim, y›l
için) Bir sonraki:
ertesi gün.
erzak, -¤›
ç. a. (erza:k) Ar.
Uzun süre sak-
lanabilecek yiyeceklerin genel ad›.
es
a.
Notada duraklama zaman› ve bunu
gösteren iflaretin ad›.
es geçmek
tkz.
üzerinde durmamak, önemsememek:
Konuflmas›nda as›l konuyu es geçti.
Es
kim.
Aynfltaynyum elementinin simgesi.
esans
a. Fr. kim.
Bitkilerden ç›kar›lan ya da
kimyasal yollarla elde edilen kokulu ve
uçucu s›v›.
esaret
a. (esa:ret) Ar.
Kölelik, tutsakl›k,
esirlik.
esas
a. (esa:s) Ar.
1.
Bir fleyin özünü olufl-
turan ana öge, temel:
Bu iflin esas›n›
ö¤renece¤im.
2.
(bir ifl ya da sözde)
Do¤ru, gerçek biçim:
Atatürk ilke ve in-
k›laplar›n›n dayand›¤› esaslar nelerdir?
3.
ön a.
Ana, bafll›ca, asal:
esas karak-
ter.
esas durufl
a. ask.
Haz›r ol durumu.
esasl›
ön a.
Köklü, etkili, do¤ru, güzel:
Bu
konuda esasl› bir deneyimim yok.
esef
a. Ar.
Ac›nma, yerinme.
esefle
be.
Üzülerek, ac›narak:
Olay esefle
karfl›land›.
esen
ön a.
Hiçbir hastal›¤›, vücutça bir ek-
si¤i bulunmayan; sa¤l›kl›; s›hhatli; sa-
lim.
esenlemek
(-i)
1.
Birini selamlamak.
2.
Bi-
rine esenlik dileyerek ayr›lmak, veda et-
mek.
esenlik, -¤i
a.
Esen olma durumu, sa¤l›k,
afiyet, s›hhat, selamet.
eser
a. Ar.
1.
Bir emek sonucu ortaya kon-
mufl ürün, yap›t.
2.
‹z, iflaret, belirti, im:
Burada sudan eser yok.
esin
a.
Etkilenme, ça¤r›fl›m ya da içe do¤-
ma yoluyla akla gelen yarat›c› duygu,
düflünce; ilham.
esinlenmek
(-den)
Bir fleyden, birinden
esin almak; ilham almak.
esinti
a.
Belli belirsiz hissedilen hafif rüz-
gâr.
esir
a. (esi:r) Ar.
1.
Tutsak.
2.
Köle.
3.
mec.
Birine ya da bir fleye körü körüne
ba¤lanm›fl kifli:
paran›n esiri.
esirgemek
(-i, -den)
1.
Korumak, sak›n-
mak, himaye etmek.
2.
Bir fleyi yap-
maktan ya da bir fleyi birine vermekten,
göstermekten kaç›nmak:
Bisikletini öy-
lesine severdi ki kardeflinden bile esir-
gerdi.
3.
(olumsuz biçimde) Feda et-
mekten çekinmemek:
Vatan› için can›n›
esirgemezdi.
eski
ön a.
1.
Çoktan beri var olan, üzerin-
den çok zaman geçmifl olan; ezelî:
eski
bir arkadafl.
2.
Çok kullanmaktan y›p-
ranm›fl, afl›nm›fl:
eski bir koltuk.
3.
Bir
önceki:
eski bakan.
4.
Geçerlili¤i kalma-
m›fl olan:
eski sözcükler.
5.
Geçmifl
ça¤lardaki:
eski insanlar.
6.
Herhangi
bir meslekte uzmanlaflm›fl, deneyim ka-
zanm›fl olan:
eski gazeteci.
7.
a.
(ad
tamlamalar›nda tamlanan olarak) Her-
hangi bir görevde, meslekte eski duru-
munu, sayg›nl›¤›n› yitirmifl kifli:
polis
eskisi.
eskici
a.
Her türlü eski al›m sat›m›yla u¤ra-
flan kifli.
Eski Ça¤
a. tar.
Yaz›n›n bulunufluna kadar
geçen zamana verilen ad.
eskiden
be.
Geçmifl zamanda, uzun süre
önce:
Buralar› eskiden yemyeflilmifl.
Eski Dünya
öz. a.
Avrupa, Asya ve Afrika’ya
Eros
Eski Dünya
245
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 245