h, H
Türk abecesinin onuncu harfi, “he”
ad› verilir; ses bilimi bak›m›ndan sert-
sürekli ünsüz.
H
kim.
Hidrojen elementinin simgesi.
ha
ünl.
1.
‹stek ve coflku uyand›rmak için
kullan›l›r:
Ha göreyim seni!
2.
fiaflma
belirtir:
Demek öyle ha!
3.
Uyarmak ve
dikkat çekmek için kullan›l›r:
Seni bura-
da bir daha görmeyeyim ha!
4.
(ha:)
Bir
fleyin kavrand›¤›n› ya da birdenbire
an›msand›¤›n› anlat›r:
Ha, flimdi gör-
düm!
5.
Soru bildirir:
Sen de gidecek-
sin, ha?
6.
Emir kipinde çekilmifl ve
tekrarlanm›fl bir eylemin iki söylenifli
aras›na girdi¤inde eylemin çok uzun
sürdü¤ünü belirtir:
Yaz ha yaz, bir türlü
bitmedi.
7.
Neredeyse, hemen yak›nda:
Ha geldi, ha gelecek.
8.
kaba
“Anlama-
d›m” anlam›nda kullan›l›r:
Ha! Ne de-
din?
9.
ba¤.
Tekrarland›¤›nda eflitlik bil-
dirir:
Ha sar›, ha mavi, hiç fark etmez.
haber
a. Ar.
1.
Bir olay ya da bir durumla
ilgili bilgi:
Maçtan haberin var m›?
2.
Kitle iletiflim araçlar›n›n yurt ve dünya-
da olup bitenlerle ilgili verdi¤i bilgi:
Her
gün haberleri televizyondan izlerim.
3.
Belirli bir konuyla ilgili bilgi:
Tiyatrodan
haberi yok.
haber atlatmak
(bir haber
için) önemli bir haberi di¤er gazeteler-
den önce yay›mlamak.
haber geçmek
(muhabir) telefon, belgegeçer gibi
araçlarla yay›n kurulufluna haber ulafl-
t›rmak.
haber ajans›
a.
Yurt ve dünyada olup biten
olaylarla ilgili bilgileri toplay›p yay›mla-
yan kurulufl.
haber bülteni
a.
Kitle iletiflim araçlar›nda
birçok haberin pefl pefle yay›mlanmas›.
haberci
a.
1.
Haber getiren, haber tafl›yan
kifli.
habercilik, -¤i
a.
Bir haberi usulüne uygun
biçimde haz›rlama ve yay›n organlar›n-
da yay›mlama ifli.
haberdar
a.
ve
ön a. Ar.+Far.
Haberli.
haber kipleri
a. dlb.
Bildirme kipleri.
haberleflme
a.
‹letiflim, bildiriflim.
haberleflmek
(nsz., -le)
Karfl›l›kl› olarak
haber al›p vermek.
haberli
ön a.
1.
Bir konuda haberi, bilgisi
olan.
2.
be.
Önceden haber vererek:
Haberli gelseydiniz size güzel yemekler
yapard›m.
habis
ön a. (habi:s) Ar. (ur için)
Büyüyen
ve komflu dokular› da kaplayan, kötü
huylu, kötücül.
hac. cc›
a. Ar.
1.
Genellikle tek tanr›l› din-
lerde kutsal yerlerin ziyaret edilmesi.
2.
‹slam›n flartlar›ndan biri olarak Mek-
ke’de Kâbe’nin ziyaret edilmesiyle yeri-
ne getirilen ibadet.
hacet
a. (ha:cet) Ar.
1.
Gereklilik, lüzüm:
Buraya kadar gelmenize hacet yoktu.
2.
(küçük ya da büyük) Abdest.
hac›
a. Ar.
Hac ibadetini yerine getirmifl
Müslüman.
hac› olmak
hac ibadetini
yerine getirmek.
hac›a¤a
a. alay
Taflradan gelerek büyük
kentlerde ölçüsüzce para harcayan gör-
güsüz, zengin kifli.
hac›yatmaz
a.
1.
Dibindeki a¤›rl›k nedeniy-
le, nas›l b›rak›l›rsa b›rak›ls›n her zaman
dik duran oyuncak.
2.
mec.
Kiflili¤inden
293
H
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 293