özveride bulunarak güç durumlardan
s›yr›lmay› bilen kifli.
hacim, -cmi
a.
Ar. Bir varl›¤›n uzayda dol-
durdu¤u boflluk, oylum.
Hacivat
öz. a. (haci:vat)
Karagöz oyunu-
nun belli bafll› iki kiflisinden biri (Kitap
dili kullanmaya düflkün, ç›karc›, içten
pazarl›kl›, kendini halktan üstün gören,
bilgiçlik taslayan bir kiflili¤i simgeler.).
haciz, -czi
a. Ar. huk.
Borçlunun borcunu
ödememesi ve alacakl›n›n iste¤i üzerine
boçlunun paras›na, ayl›¤›na ya da mal›-
na icra dairesi arac›l›¤›yla el konulmas›.
haczetmek
(-i) (ha’czetmek) Ar.+T.
Bir bor-
cun ödenmesi için borçlunun para, ay-
l›k ya da mal›na icra dairesi arac›l›¤›yla
el koymak.
haç
a. Erm.
Hristiyanl›¤›n sembolü say›lan
ve birbirini dik olarak kesen iki çizgiden
oluflan biçim.
haç ç›karmak
(Hristiyan-
lar için) haç biçiminde tap›nma iflareti
yapmak.
Haçl›lar
ç. a. tar.
Orta Ça¤da bat›l› ülkele-
rin Hristiyanlarca kutsal say›lan yerleri
Müslümanlardan almak için düzenle-
dikleri seferlere kat›lan Hristiyan Avru-
pal›lar.
had, -ddi
a. Ar.
1.
Derece.
2.
Bir kiflinin ya-
pabilece¤inin, yeteneklerinin ya da gü-
cünün s›n›r›:
Bu ifli yapmak benim had-
dim de¤il.
hademe
a. Ar.
‹fl yerlerinde temizlik iflleri-
ne bakan görevli, odac›.
had›m
a. Ar.
K›s›rlaflt›r›lm›fl erkek.
hadi
ünl. (ha’di)
Haydi.
hadis
a. (hadi:s) Ar.
1.
Hz. Muhammed’in
ahlaka ve güzel davran›fllara iliflkin söz
ve davran›fllar›.
2.
Bu söz ve davran›fl-
lar› inceleyen bilim.
hadise
a. (ha:dise) Ar.
Olay.
haf›z
a. (ha:f›z) Ar
.
1.
Kur’an’›n tamam›n›
ezberlemifl ya da ezberden Kur’an oku-
yabilen kifli.
2.
Kur’an, mevlit, kaside,
ilahî gibi dini metinleri müzikle okuyabi-
len kifli.
3.
argo
Ezberci.
haf›za
a. (ha:f›za) Ar.
Bellek.
hafif
ön a. Ar.
1.
A¤›rl›¤› az olan:
hafif bir
çanta.
2.
Yorucu olmayan:
hafif bir ifl.
3.
A¤›rbafll› olmayan:
hafif biri.
4.
(yi-
yecek için) Sindirimi kolay olan:
hafif
bir yemek.
5.
Etkisi az olan:
hafif bir iç-
ki.
6.
(uyku için) Derin olmayan:
Hafif
bir uykusu var.
7.
Belli belirsiz:
hafif bir
a¤r›.
8.
Önemsiz:
hafif bir yara.
hafiflemek
(nsz.)
1.
A¤›rl›¤› azalmak.
2.
Etkisi ya da gücü azalmak:
F›rt›na art›k
hafifliyor.
3.
Bir ac›dan, bir s›k›nt›dan
kurtulmak:
S›nav› kazan›nca çok hafifle-
dim.
hafiflik, -¤i
a.
1.
Hafif olma durumu.
2.
Rahatlama, mutluluk.
3.
A¤›rbafll› ol-
mayan davran›fl.
hafiflik etmek
yak›fl›k-
s›z bir davran›flta bulunmak ya da söz
söylemek.
hafifmeflrep, -bi
a. Ar.
Davran›fllar›, içinde
yaflad›¤› toplumun ahlak anlay›fl›na uy-
mayan kad›n.
hafif sanayi
a.
Tüketim mallar› üreten sa-
nayi.
hafifsemek
(-i)
Küçümsemek, önemseme-
mek:
hafif s›klet
a. sp.
Boks ve halterde 67,5 kg,
güreflte 68 kg olarak belirlenmifl a¤›rl›k.
hafiye
a. Ar.
Gizli yöntemlerle elde etti¤i
bilgileri ilgililere ileten görevli.
hafniyum
a. (ha’fniyum) Fr. kim.
Az rastla-
nan ve atom numaras› 72, atom kütlesi
178,49 olan bir element (simgesi: Hf).
hafriyat
a. (hafriya:t) Ar. esk.
Kaz›.
hafta
a. Far.
Yedi günlük zaman birimi.
haftal›k, -¤›
a.
ve
ön a.
1.
Haftada bir kez
yap›lan, yay›mlanan:
haftal›k toplant›,
haftal›k dergi.
3.
Süresi bir hafta olan:
üç haftal›k ifl.
4.
a.
Bir hafta boyunca
yap›lan çal›flman›n karfl›l›¤› olan para.
5.
a.
Bir hafta boyunca harcanmak üze-
re verilen para.
hafta sonu
a.
Haftan›n son günleri, cumar-
tesi ve pazar.
haftaym
a. ‹ng. sp.
Tak›m oyunlar›nda iki
hacim
haftaym
294
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 294