ya da daha çok devreli karfl›laflmalarda
devreler aras›ndaki dinlenme süresi;
ara.
hah
ünl.
‹stenen ve beklenen bir fley ger-
çekleflti¤inde duyulan sevinci ya da
onama duygusunu belirtir:
Hah, sonun-
da geldi!
haham
a. ‹br.
Yahudi din adam›.
hain
ön a.
ve
a. (ha:in) Ar.
1.
‹hanet eden
(kimse).
2.
Baflkalar›n› üzmekten, ezi-
yet etmekten, çevresine zarar vermek-
ten hofllanan (kimse).
haince
ön a. (ha:i’nce)
1.
Hainlerden bek-
lenen, hainlere uygun:
Haince sözler
söyledi.
2.
be.
Hainlerden beklenen bi-
çimde:
Haince davran›yorsun.
hainleflmek
(nsz.)
Haince davranmaya
bafllamak.
hainlik, ¤i
a. (ha:inlik)
Hain olma durumu
ya da haince davran›fl, ihanet, h›yanet.
hainlik etmek
haince davranmak, kötü-
lük etmek, ihanet etmek.
Hak, -kk›
öz. a. (k kal›n okunur) Ar.
Tan-
r›’n›n adlar›ndan biri:
Hakk›n rahmetine
kavuflmak.
hak, -kk›
a. Ar.
1.
Adalet:
fiimdi, hak yerini
buldu.
2.
Harcanm›fl emekten do¤an
yetki:
Analar›n hakk› ödenmez.
3.
Emek
karfl›l›¤› ücret:
Bu iflte hakk›m› alama-
d›m.
4.
Pay, hisse:
Benim hakk›m› ay›-
r›n, sonra yiyece¤im.
5.
Resmî bir bel-
geyle elde edilen olanak:
ö¤retmenlik
hakk›.
6.
Yasalarla verilen davranma
özgürlü¤ü, yetkisi:
seçme hakk›.
7.
Davran›fl özgürlü¤ü:
Bana böyle dav-
ranmaya hakk›n›z yok.
hak etmek 1)
eme¤i karfl›s›nda alaca¤› bir fley bulun-
mak;
2)
hakk› olan bir fleyi elde etmek;
3)
cezas› ya da kötü karfl›l›¤› bulunan
bir davran›flta bulunmak.
hakan
a. (ha:ka:n) tar.
Türk, Tatar, Mo¤ol
ve Osmanl› padiflahlar› için “hüküm-
dar” anlam›nda kullan›lan bir unvan;
ka¤an.
hakaret
a. (haka:ret) Ar.
Onur k›r›c›, afla¤›-
lay›c›, küçük düflürücü söz ve davran›fl.
hakaret etmek
söz ve davran›flla onu-
runu k›rmak, afla¤›lamak, küçük düflür-
mek.
hakem
a. (ha hecesi k›sa okunur) Ar.
1.
Bir
anlaflmazl›¤› sona erdirmek için tarafla-
r›n kabul etti¤i ve hukuk ilkelerine ba¤l›
olarak seçilmifl kifli.
2.
sp.
Bir karfl›lafl-
may› ya da bir yar›flmay› yönetmekle
yükümlü kifli.
hakem heyeti
a.
Jüri.
hakî
a. (ha:ki:) (k ince okunur) Far.+Ar.
1.
Yeflile çalan toprak rengi.
2.
ön a.
Bu
renkte olan:
hakî gömlek.
hakikat, -ti
a. (haki:kat) (ki hecesindeki k
ince okunur) Ar.
Gerçeklik.
hakikaten
be. (haki:’katen) Ar.
Gerçekten.
hakiki
ön a. (haki:ki:) (k’ler kal›n okunur)
Ar.
Gerçek.
hâkim
a.
ve
ön a. (ha:kim) Ar.
1.
Yargݍ.
2.
Egemen.
3.
Bir fleyi denetimi alt›nda tu-
tan:
Sinirlerine hâkim olmal›s›n.
4.
Yük-
sekten bak›labilen:
Kente hâkim bir te-
pede oturuyoruz.
hâkim olmak
egemen
olmak, egemenli¤ini sürdürmek, sözü-
nü geçirmek.
hâkimiyet
a. (ha:kimiyet) Ar.
Egemenlik.
hakkaniyet
a. (hakka:niyet) (k’ler kal›n
okunur) Ar.
Hak, hukuk ve adelete uy-
gunluk.
hakk›nda
il.
ve
be. Ar.+T.
‹lgili olarak, üze-
rine:
Bu film hakk›nda ne düflünüyorsu-
nuz?
hakk›yla
be. (k’ler kal›n okunur)
Kusursuz,
tam olarak; gere¤i gibi:
Verdi¤im ifli
hakk›yla yapm›fl.
haklamak
(i) tkz.
1.
Yenmek, periflan et-
mek.
2.
K›rmak, bozmak.
3.
alay
Yiyip
bitirmek:
Bir tencere yeme¤i haklad›.
hakl›
ön a.
1.
Hak ve adalete uygun.
2.
Dü-
flüncesi, davran›fl›, davas›, iddias› do¤-
ru olan:
Kim hakl›, flimdi anlar›z.
haks›z
ön a.
1.
Hak ve adalete uygun olma-
yan.
2.
Düflüncesi, davran›fl›, davas›,
iddias› do¤ru olmayan:
Bu konuda sen
hah
haks›z
295
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 295