›l›k denizlerin k›y› bölgelerinde ve aç›k-
lar›nda yaflayan kemikli, küçük bir bal›k.
hamsigiller
ç. a. hayb.
Kemikli bal›klar›n
hamsi, ringa, sardalya, tirsi gibi bal›kla-
r› kapsayan bir familyas›.
hamur
a. Ar.
1.
Unun su ya da baflka s›v›-
larla yo¤urulmufl durumu.
2.
(ekmek,
hamur iflleri için) ‹yi piflmemifl.
3.
(kâ-
¤›t için) Kalite, tür, cins:
ikinci hamur
k⤛t.
4.
Bir toz maddeyle s›v›n›n kar›fl-
t›r›lmas›ndan elde edilen macun:
sera-
mik hamuru.
5.
mec.
Öz, maya, as›l:
Bu
çocu¤un hamuru iyi.
han (I)
a. tar.
1.
Türk hükümdarlar›na özgü
unvan.
2.
Do¤u ülkelerinde yerli beyler
ile K›r›m hükümdarlar› ve hükümdar ai-
lesinden olan prenslerin tafl›d›¤› unvan.
han (II)
a. Far.
1.
Eskiden yol üzerinde, ka-
sabalarda yolcular›n konaklamalar› için
yap›lm›fl yap›.
2.
Odalar› serbest mes-
lek sahipleri taraf›ndan büro olarak kul-
lan›lan büyük bina.
hançer
a. Far.
Silah olarak kullan›lan, ucu
e¤ri ve sivri bir tür b›çak.
handikap, -b›
a. ‹ng. mec.
Elveriflsiz du-
rum, engel.
hane
a. Far.
1.
Ev, konut.
2.
Ev halk›.
3.
mat.
Basamak.
hanedan
a. (ha:neda:n) Far.
Peygamber,
hükümdar ya da bir devlet büyü¤ü gibi
bir kifliye dayanan soy.
Hanefilik, -¤i
öz. a.
‹slamiyette sünnet eh-
li denilen dört mezhepten biri.
hangar
a. Fr.
Uçak, , araba, tar›m arac›, ti-
cari mal gibi nesneleri korumak için ko-
nulan kapal› ve çok büyük yer.
hangi
ön a. (ha’ngi)
1.
‹ki ya da daha çok
fley ya da kifli aras›ndan birini belirtecek
karfl›l›k almak için kullan›lan soru ön
ad›:
Hangi çocuk?
2.
Eylemi dilek ya da
flart bildiren tümcelerde nesnenin be-
lirtti¤i kavram› genellefltirir:
“Hangi gün
vard›r akflam olmad›k.”
-Atasözü.
hangisi
be. (ha’ngisi)
Birkaç kifli ya da bir-
kaç fley aras›ndan birisinin seçilip ya-
n›tlanmas› ile ilgili soru:
Hangisini be-
¤endin?
han›m
a.
1.
Kad›nlar için kullan›lan bir un-
van:
Sema Han›m.
2.
Kar›, efl:
Bizim ha-
n›m bugün hasta.
3.
Evde, hizmetinde
çal›fl›lan kad›n:
Han›m›m birazdan gelir.
han›manne
a.
Kay›n valide, kaynana.
han›mefendi
a. (han›’mefendi)
Sayg› gös-
termek amac›yla kad›n adlar›n›n sonu-
na getirilir ya da yerine kullan›l›r.
han›meli, -yi
a. bitb.
1.
Han›meligillerden,
s›cak ve ›l›man bölgelerde yetiflen, t›r-
man›c› bir bitki.
2.
Bu bitkinin hofl ko-
kulu çiçe¤i.
han›m evlad›
a. tkz.
Pek nazl›, ç›tk›r›ld›m
kifli.
han›mgöbe¤i
a.
Bir tür tatl›.
han›mnine
a.
Büyük anne.
hani
be. (ha’ni)
1.
“Nerede, nerede kald›,
ne oldu” anlam›nda bir soru sözü:
Hani
kitab›m?
2.
Birine, önceden bildi¤i bir
fley hat›rlat›lmak istendi¤inde kullan›l›r:
Hani geçen gün seninle tart›flan çocuk
var ya...
3.
Verilmifl bir sözün tutulma-
d›¤› sitemle belirtilirken kullan›l›r:
Hani
dün bana gelecektin?
4.
“Bari” anla-
m›nda kullan›l›r:
Hani biraz çaba gös-
terse!
5.
“Do¤rusunu söylemek gere-
kirse”, “üstelik”, kald› ki” anlamlar›nda
kullan›l›r:
Hani bu iflte benim de suçum
var.
hanidir
çoktand›r, uzun süredir:
Onu hanidir görmüyorum.
hanl›k, -¤›
a.
1.
Han olma durumu.
2.
Ha-
n›n yönetimindeki ülke.
hantal
ön a.
1.
‹ri, kaba görünüfllü.
2.
Dav-
ran›fllar› kaba ve yavafl.
hap
a. Ar.
Kolayca yutulabilmesi için küçük
ve yuvarlak biçim verilmifl ilaç.
hapis, psi
a. Ar.
1.
Kaçmas›n› önlemek için
bir yerde kapal› tutma.
2.
Yasalara göre
suçu belirlenen kimsenin ceza evinde
tutulma cezas›:
Üç y›l hapse mahkûm
oldu.
3.
Cezaevi, hapishane.
hapishane
a. (hapisha:ne) Ar.+Far.
Ce-
zaevi, mahpushane.
hamsigiller
hapishane
298
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 298