haks›zs›n.
hal (I)
a. Fr.
Sebze ve meyvelerin toptan
sat›ld›¤› büyük pazar.
hâl, -li
a. (ha:l) Ar.
Durum.
hala
a. Ar.
Bir kimseye göre babas›n›n k›z
kardefli.
hâlâ
be. (hâ:’lâ) Ar.
fiu ana kadar, flu anda
bile:
fiu ifli hâlâ bitiremedim.
halat
a. Yun.
Kenevirden yap›lan kal›n ip.
halay
a.
Birçok insan›n el ele tutuflup söz-
lü ya da sözsüz ezgiler eflli¤inde oyna-
d›¤› oyunlar›n genel ad›.
halay›k, -¤›
a. Ar.
Hizmetçi, cariye.
hâlbuki
ba¤. (hâlbu’ki)
Oysa, oysaki:
Tele-
vizyona dalm›flt›, hâlbuki ertesi gün
önemli bir s›nav› vard›.
hald›r hald›r
be.
H›zla ve gürültüyle:
Maki-
neler hald›r hald›r çal›fl›yordu.
hale
a. (ha:le) Ar.
A¤›l.
halef
a. Ar.
Birinin yerine geçen, onun iflini
üstlenen kifli; ard›l.
hâl ekleri
a.
Durum ekleri.
halel
a. Ar.
Bozma, bozukluk.
halel gel-
mek
bozulmak, zarara u¤ramak.
hâlen
be. (ha:’len) Ar.
fiimdi, flu anda:
Hâ-
len ticaretle u¤rafl›yor.
halhal
a. Ar.
Kad›nlar›n ayak bileklerine
takt›klar› bilezik.
hal›
a. Far.
Makinelerde ya da el tezgâhla-
r›nda yün ve ipekten dokunmufl yayg›.
haliç, -ci
a. Ar. co¤.
Gelgit olay›n›n çok be-
lirgin oldu¤u oldu¤u yerlerde ak›nt›n›n
etkisiyle bir akarsu a¤z›n›n huni biçi-
minde genifllemifl biçimi.
halife
a. (hali:fe) Ar. tar.
Hz. Muhammed’in
vekili olarak ‹slam toplumunun dinî ve
siyasi liderli¤ini yapan kiflilerden her bi-
ri.
hâlihaz›rda
be. (hâ:’liha:z›r) Ar.
fiimdi, flu
anda.
halis
ön a. (ha:lis) Ar.
Ar›, kat›fl›ks›z, saf.
hâliyle
be. (ha:liyle)
1.
Oldu¤u gibi, bulun-
du¤u durumda:
Çok içmiflti, o hâliyle
eve gitmeye utan›yordu.
2.
Do¤al ola-
rak, ister istemez:
Çok yorgundu, hâliy-
le hemen uyudu.
halk
a. Ar.
1.
Ayn› topraklar üzerinde yafla-
yan, ayn› yasalarla yönetilen ve bir ulus
oluflturan insan toplulu¤u:
Türk halk›.
2.
Farkl› ülkelerde yaflamalar›na karfl›n,
ayn› soydan gelen ve kültürel bir birlik
oluflturan insan toplulu¤u:
Çingene hal-
k›.
3.
Belli bir bölgede ve çevrede yafla-
yanlar›n tümü:
mahalle halk›.
4.
Ayd›n-
lar ve yöneticiler d›fl›nda kalan topluluk.
halka
a. Ar.
1.
Çeflitli metallerden ya da
tahtadan yap›lm›fl ve bir fleyi tutturma-
ya yarayan çember:
Anahtarlar› belin-
deki halkaya geçirdi.
2.
De¤erli metal-
lerden yap›lan çember biçimindeki süs
eflyas›.
3.
S›v›lar›n içine bir nesnenin
düflmesiyle oluflan ve giitikçe büyüye-
rek aç›lan çembere benzeyen biçim:
Suya tafl atarak halkalar oluflturuyorlar-
d›.
4.
Çember biçiminde dizilmifl toplu-
luk.
5.
Uykusuzluk, yorgunluk gibi ne-
denlerle göz altlar›nda oluflan koyuluk.
6.
Bir tür ufak, ya¤l› ve tuzlu simit. hal-
ka olmak bir çember biçiminde dizil-
mek.
7.
sp.
Yüksekçe bir yerden as›l› iki
halatla bunlar›n ucuna ba¤l› ve birbirine
paralel çember biçimindeki iki nesne-
den oluflan jimnastik aleti.
halk bilimci
a.
Halk bilimiyle ilgili araflt›r-
ma, derleme, inceleme yapan kifli; folk-
lorcu.
halk bilimi
a.
Bir ülke ya da yöre halk›n›n
gelenek, görenek, töre, inanç, efsane,
masal, müzik, oyun, giyim kuflam, el
sanatlar› gibi kültür varl›klar›n› incele-
yen bilim dal›; folklor.
halkç›
ön a.
Halk›n yarar› için u¤rafl veren
(kifli).
halkç›l›k, -¤›
a.
Hiçbir kifliye, aileye, züm-
reye ya da s›n›fa ayr›cal›k tan›mamaya;
herkesin yasalar önünde eflit oldu¤una
ve herkesin devlet hizmetlerinden eflit
olarak yararlanma hakk›na sahip olma-
s›na dayanan görüfl.
halk dili
a. db.
Yayg›n biçimde kullan›lan,
hal
halk dili
296
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 296