turkce sozluk - page 331

gibi
dar ve karanl›k (yer).
in (II)
a. Ar.
‹nsan (“cin” sözcü¤üyle birlik-
te “hiç kimse”, hiçbir canl› varl›k” anla-
m›na gelir.):
in cin top oynamak.
‹n
a. kim.
‹ndiyum elementinin simgesi.
inan
a.
1.
‹nanmak durumu.
2.
Bir kimse
ya da bir fleyin do¤rulu¤unu, büyüklü-
¤ünü ve gücünü sars›lmaz bir duyguyla
benimseme; iman; itikat.
inanç, -c›
a.
1.
Bir düflünceye gönülden
ba¤l› bulunma; bir fleyin do¤rulu¤una,
varl›¤›na inanma.
2.
Tanr›’ya, bir dine
inanma, iman, itikat.
3.
Birine duyulan
güven, inanma duygusu.
inand›r›c›
ön a.
‹nand›rma özelli¤i olan,
inand›ran.
inand›rmak
(-i, -e)
‹nanmas›n› sa¤lamak.
inanmak
(-e)
1.
Bir fleyi do¤ru olarak be-
nimsemek.
2.
Birini do¤ru sözlü olarak
bilmek, güvenmek.
3.
Bir fleyin varl›¤›-
n› ya da do¤rulu¤unu kabul etmek.
4.
Sevecek, ba¤lanacak ve güvenecek en
yüksek varl›k olarak bilmek.
inat, -d›
a. Ar.
Bir konuda direnme, ayak
direme, diretme.
inat etmek
direnmek,
diretmek, ayak diremek.
inatç›
ön a.
‹nat etmeyi huy hâline getirmifl
, ayak direyici.
inatlaflmak
(-le)
Karfl›l›kl› inat etmek.
ince
ön a.
1.
Kendi cinsinden olanlara gö-
re dar ve uzun, kal›nl›¤› az olan:
ince bir
defter.
2.
Taneleri ufak:
ince kum.
3.
Çok küçük ayr›nt›lara inebilen:
ince
zevk.
4.
(s›v› için) Ak›flkanl›¤› çok olan,
yo¤un ve koyu olmayan.
5.
(ses için)
Tiz.
6.
mec.
Düflünce, duygu ve davra-
n›fl bak›m›ndan insan›n sevgi ve sayg›-
s›n› kazanan; zarif.
ince ba¤›rsak, -¤›
a. anat.
Sindirim boru-
sunun mideden kal›n ba¤›rsa¤a kadar
olan ve yiyeceklerin sindirilmesi görevi-
ni yapan bölümü.
ince hastal›k, -¤›
a. hlk.
Akci¤er veremi.
ince ince
ön a.
ve
be.
Belli belirsiz, hafif
hafif:
‹nce ince bir ya¤mur ya¤›yordu.
ince ifl
a.
1.
Nak›fl.
2.
mec.
Özenli ve he-
sapl› davran›fl.
inceleme
a.
1.
‹nceleme eylemi, tetkik.
2.
ed.
Bir bilim ya da sanat konusunu her
yönüyle genifl biçimde ele alan eser ya
da yaz›.
incelemek
(-i)
Bir fleyi ya da bir ifli ele al›p
özelliklerini, ayr›nt›lar›n› özenle anlama-
ya, ö¤renmeye çal›flmak; tetkik etmek.
incelik, -¤i
a.
1.
‹nce olma durumu.
2.
‹n-
ce davran›fl, nezaket.
3.
Bir iflin herkes-
çe görülemeyen nitelikleri.
4.
Ayr›nt›.
incelmek
(nsz.)
1.
‹nce duruma gelmek.
2.
Davran›fllar› incelik kazanmak.
3.
Zay›f-
lamak.
4.
(s›v› için) Koyu durumdan
ak›flkan duruma gelmek.
inceltmek
(-i)
‹nce duruma getirmek, ince-
lik kazand›rmak.
ince ünlü
a. dlb.
A¤›z bofllu¤unun ön bölü-
münde oluflan ünlü (e, i, ö, ü).
inci
a.
‹stiridye gibi baz› deniz hayvanlar›-
n›n içerisinde oluflan, de¤erli, küçük,
sert, sedef renginde tane.
inci gibi
kü-
çük, temiz ve düzgün:
‹nci gibi diflleri
vard›.
incik, -¤i
a. anat.
Baca¤›n diz kapa¤›ndan
topu¤a kadar olan bölümü.
incik boncuk, -¤u
a.
De¤ersiz ufak tefek
süs eflyas›.
‹ncil
öz. a. Ar.
Hz. ‹sa’n›n yaflam›n›n ve bil-
dirisinin anlat›ld›¤› kutsal kitaplar bütü-
nü, bu kutsal kitaplar›n her biri (‹nciller
dört tanedir.).
incinmek
(nsz.)
1.
Çarpma, s›k›flma, bur-
kulma gibi etkenlerle vücudun bir yeri
a¤r› verir duruma gelmek.
2.
(-den)
mec.
Birinin herhangi bir davran›fl› ne-
deniyle üzüntü duymak, gücenmek, k›-
r›lmak.
incir
a. Far. bitb.
1.
Dutgillerden, as›l yur-
du Akdeniz k›y›lar› olan, yapraklar› ge-
nifl dilimli bir a¤aç.
2.
Bu a¤ac›n ince
kabuklu, tatl› ve etli yemifli.
incitici
ön a.
‹nciten, dokunakl›, gönül k›r›-
c› (söz ve davran›fl).
in
incitici
331
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 331
1...,321,322,323,324,325,326,327,328,329,330 332,333,334,335,336,337,338,339,340,341,...688
Powered by FlippingBook