lerle dokunan kumafl.
ipek gibi
çok in-
ce, parlak ve yumuflak.
ipek böce¤i
a. hayb.
Kanatlar› pullu böcek-
ler s›n›f›ndan, dut yapra¤› ile beslenen,
ördü¤ü kozalardan ipek elde edilen bir
cins kelebe¤in t›rt›l›.
iplemek
(-i) argo
Sayg› göstermek, de¤er
vermek.
iplik, -¤i
a.
Pamuk, yün, keten, ipek, nay-
lon gibi dokuma maddelerinin uzun, in-
ce liflerinden her biri.
ipnotize
ön a. Fr.
‹pnotizmayla uyutulmufl,
tepki gösteremez bir duruma getirilmifl
olan.
ipnotize etmek
birini ipnotizmay-
la uyutmak.
ipnotizma
a. (ipnoti’zma) Fr.
‹pnoz olufltur-
maya yarayan tekniklerin tümü.
ipnoz
a. Fr.
Sözle, bak›flla, telkin yoluyla
sa¤lanan yapay uyku durumu; hipnoz.
ipotek, -¤i
a. Fr.
Bir borca karfl›l›k teminat
oluflturan tafl›nmaz mal, rehin, tutu.
ipsiz
ön a.
1.
‹pi olmayan.
2.
mec.
Haylaz,
serseri, bafl›bofl.
iptal, -li
a. Ar.
Kullan›mdan kald›rma, kul-
lan›labilir olmaktan ç›karma, silme,
bozma.
iptal etmek 1)
kullan›mdan kal-
d›rmak, bozmak;
2)
hükümsüz b›rak-
mak, çürütmek.
iptidai
ön a. (iptida:i:) Ar.
‹lkel.
ipucu
a.
Aran›lan gerçe¤e ulaflt›rabilecek
iz, belirti, veri.
‹r
kim.
‹ridyum elementinin simgesi.
irade
a. (ira:de) Ar.
Bir eylemi yap›p yap-
mama konusunda karar verme gücü,
istenç.
‹ranl›
öz. a.
ve
ön a. (i:’ranl›)
‹ran halk›ndan
ya da bu halk›n soyundan olan kifli.
irdelemek
(-i)
Bir konunun incelenmesi ve
elefltirilmesi gereken tüm yönlerini in-
celemek, araflt›rmak.
irfan
a. Ar.
Bilme, anlama, sezme, kavrama
gücü.
iri
ön a.
Ola¤andan daha hacimli, daha bü-
yük olan, kocaman.
iribafl
a. hayb.
Kurba¤an›n yumurtadan ye-
ni ç›km›fl, iri bafll›, uzun kuyruklu, siyah
renkli, kepçeye benzeyen yavrusu.
iridyum
a. (iri’dyum) Fr. kim.
Baz› platin
cevherlerinde bulunan, oldukça sert,
beyaz metal görünümünde ve atom nu-
maras› 77, atom kütlesi 192,22 olan bir
element (simgesi: ‹r).
iri k›y›m
ön a.
1.
‹ri k›y›lm›fl.
2.
mec.
‹ri ya-
p›l›, cüsseli.
irili ufakl›
ön a.
ve
be.
‹risi ufa¤› bir arada
olan.
irin
a.
Organizman›n herhangi bir yerinde
iltihaplanma sonucu oluflan genellikle
sar›mt›rak renkte koyu s›v›, cerahat.
iris
a. (i’ris) Yun. anat.
Saydam tabakayla
göz merce¤i aras›nda bulunan, ince bir
zardan oluflan, gözün renkli bölümü.
iri yar›
a.
‹ri yap›l›, iri k›y›m, cüsseli.
irkilmek
(nsz.)
Ürkerek geri çekilir gibi ol-
mak ya da flafl›r›p duraklamak.
irmik, -¤i
a.
Sert bu¤day tanelerinin ö¤ü-
tülmesiyle elde edilen, çorba ve helva
yap›m›nda kullan›lan iri taneli un.
irsî
ön a. (irsi:) Ar.
Kal›t›msal.
irsiyet
a. Ar.
Kal›t›m, soya çekim.
irtibat
a. Ar.
Ba¤lant›.
irtica, -›
a. (irtica:) Ar.
Gericilik.
irtifa, -›
(irtifa:) Ar.
Yükseklik, yükselti.
is
a.
Duman›n temas› sonucu cisimlerin
yüzeyinde b›rakt›¤› kara leke.
isabet
a. (isa:bet) Ar.
1.
(bir yöne at›lan
fley için) Hedefi vurma, hedefe varma.
2.
fians oyunlar›nda kazanma, ç›kma,
vurma.
3.
(öneri, düflünce, söz için) Ye-
rinde olma, yan›lmazl›k:
Sözlerinde isa-
bet vard›.
4.
Güzel raslant›:
Sizi gör-
mem isabet oldu.
5.
ünl.
“Çok güzel”,
“iyi oldu”, “tam yerinde” anlamlar›nda
kullan›l›r.
isabet etmek 1)
niflan al›nan
yere de¤mek:
Kurflunlar›n hiçbiri isabet
etmedi.
2)
(flans oyunlar› için) ç›kmak,
vurmak:
Büyük ikramiye bir ö¤retmene
isabet etmifl.
3)
yerinde davranm›fl ol-
mak, uygun bir ifl görmek:
Toplant›ya
kat›lmamakla isabet ettin.
ipek böce¤i
isabet
334
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 334