turkce sozluk - page 455

onun düflüncesine göre:
Benim naza-
r›mda hiç önemi yok.
nazaran
be. Ar.
Göre, oranla, k›yasla:
Ma-
temati¤e nazaran Türkçe daha zevkli bir
ders.
nazar boncu¤u
a.
Nazardan etkilenmemek
için tak›lan göz biçiminde mavi boncuk
ya da onun yerini tutan baflka bir fley,
göz boncu¤u.
nazarl›k, -¤›
a.
Nazardan korudu¤una ina-
n›lan, giysinin üzerinde tafl›nan kumafl
parças›, mavi boncuk, kurflun, dua ya-
z›l› k⤛t, muska gibi bir fley.
naz›m, -zm›
a. Ar. ed.
Hece ve durak bak›-
m›ndan denk ve kendi bafl›na bir bütün
olan uyakl› söz dizisi, kofluk, manzume.
naz›m birimi
a. ed.
Kullan›lan ölçü, dizele-
rin say›s›, uyaklar›n s›ralan›fl› bak›m›n-
dan bir manzumenin gösterdi¤i d›fl ya-
p› özelli¤i.
naz›m türü
a. ed.
fiiirde, içerik ve konu ba-
k›mlar›ndan birbirinden ayr› türlerden
her biri.
naz›r
a. (na:z›r) Ar.
1.
Bir yere do¤ru bakan
(ev, oda vb.):
Denize naz›r bir evimiz
vard›.
2.
esk.
Bakan.
Nazi
öz. a.
ve
ön a. (na’zi)
Nazizm yanl›s›
(kifli).
nazik
ön a. (na:zik) Far.
1.
Baflkalar›na kar-
fl› sayg›l› ve kibar davranan:
nazik bir
adam.
2.
Dikkat ve özen gerektiren:
na-
zik bir ifl.
3.
Özen gösterilmezse k›r›la-
bilen, bozulabilen:
nazik bir alet.
4.
Özen gösterilmezse kötüleflebilen, kri-
tik:
nazik bir durum.
nazikleflmek
(nsz.)
1.
Nazik davranmak.
2.
Özen gösterilmezse kötüleflebilecek bir
duruma girmek.
naziklik, -¤i
a.
Nazik olma durumu, neza-
ket.
nazire
a. (nazi:re) Ar.
1.
Bir söze ya da dav-
ran›fla ayn› biçimde karfl›l›k verme.
2.
ed.
Bir fliire, biçim ve içerik bak›m›ndan
benzetilerek yaz›lm›fl fliir.
Nazizm
öz. a. Fr.
Almanya’da ‹kinci Dünya
Savafl› öncesinde Hitler’in kurdu¤u par-
tinin, Alman ›rk›n›n üstünlü¤ünü savu-
nan politikas›.
nazlanmak
(nsz.)
Bir fleyi istemesine kar-
fl›n istemiyormufl gibi görünmek, naz
yapmak.
2.
fi›mar›kl›k etmek.
nazl›
ön a.
Kendini a¤›ra satan, edal›, iflve-
li.
Nb
kim.
Niyobyum elementinin simgesi.
Nd
kim.
Neodim elementinin simgesi.
ne, -yi
ad.
1.
Hangi fley:
Ne getirdiniz?
2.
(flart birleflik zaman›yla) Her fley:
Ne
dese inanmay›n.
3.
ön a.
Hangi:
Ne za-
man gelir?
4.
ön a.
ve
be.
Soru yoluyla
itiraz belirtir:
Ne hakla bana kar›fl›yor-
sun?
5.
ön a.
Nas›l:
Bu ne öfke?
6.
ön
a.
ve
be.
Çokluk, afl›r›l›k belirtir:
Ne ya-
ramaz çocuk bu.
7.
ünl.
fiaflma belirtir:
Ne, mahvolduk!
ne al›p veremiyor?
ne
istiyor, niçin böyle yap›yor?
ne arar
(gezer)?
yok.
ne ar›yor?
orada ne ifli
var?
ne biçim?
nas›l?
ne buyurulur?
nas›l bir fley oldu¤unu gördünüz, flimdi
ne diyorsunuz?
ne çare?
çözümsüzlük
belirtmek için kullan›l›r.
ne ç›kar 1)
bir
fleyin önemsenmeyecek bir nitelikte ol-
du¤unu belirtmek için kullan›l›r;
2)
bir
sonuç vermez.
ne de olsa
böyle olmak-
la birlikte.
ne demek 1)
anlam› nedir;
2)
öyle fley olmaz.
ne diye?
neden, niçin?
ne haber? 1)
bilgi, haber almak için
kullan›l›r;
2)
haks›zl›¤› bütünüyle ortaya
ç›kan kimseye söylenir:
Ben sana söy-
lemifltim, ne haber?
ne haddine!
ona
m› kalm›fl?
ne münasebet
öyle fley olur
mu?
ne olacak
küçümseme, önemse-
meme bildirir.
ne olursa olsun
olumlu
ya da olumsuz bütün koflullarda, her
durumda.
ne söylüyorsun? 1)
söyledi-
¤ine dikkat ediyor musun?
2)
gerçek mi
söylüyorsun?
ne yalan söyleyeyim
ya-
lan söylemekten bir fley ç›kmaz, do¤ru-
sunu söylüyorum.
ne yazar
hiçbir etki-
si, yarar› olmaz.
neme gerek (laz›m)
do¤rusunu isterseniz, do¤ruyu söyle-
nazaran
ne
455
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 455
1...,445,446,447,448,449,450,451,452,453,454 456,457,458,459,460,461,462,463,464,465,...688
Powered by FlippingBook