ola¤anüstü
ön a.
1.
Ola¤andan, al›fl›lm›fl-
tan farkl› olan:
Ola¤anüstü bir haf›zas›
vard›.
2.
Beklenmedik bir zamanda ger-
çeklefltirilen, önceden tasarlanmayan:
ola¤anüstü toplant›.
ola¤anüstü hâl
Ülke bütünlü¤ünü tehdit
eden ya da do¤al afet gibi durumlarda
baflvurulan ve güvenlik güçlerinin yet-
kilerinin art›r›lmas›na, baz› hak ve öz-
gürlüklerin s›n›rland›r›lmas›na olanak
veren ve yasayla uygulanan bir tür yö-
netim biçimi.
olanak, -¤›
a.
Bir fleyin yap›lmas›n›, olma-
s›n› mümkün k›lan fley, imkân.
olanakl›
ön a.
Olma olas›l›¤› bulunan,
mümkün.
olanaks›z
ön a.
Olma olas›l›¤› bulunmayan,
imkâns›z.
olanca
ön a. (o’lanca)
Var olan›n hepsi,
tüm, bütün:
Olanca gücüyle topa vurdu.
olas›
ön a.
Olmas›, gerçekleflmesi olanakl›;
mümkün; muhtemel.
olas›l›k, -¤›
a.
Bir fleyin olabilme, gerçek-
leflebilme durumu; olabilirlik; ihtimal.
olas›l›klar hesab›
a. mat.
Olaylar›n gerçek-
leflme flanslar›n›n yüzdesini bulmaya
yarayan kurallar› inceleyen matematik
dal›.
olay
a.
Olan, ortaya ç›kan durum; hadise;
vaka.
oldubitti
a.
Kar›fl›kl›¤a, aceleye getirildi¤i
için kabullenilmek zorunda kal›nan du-
rum; olupbitti; emrivaki.
oldubittiye
getirmek
kar›fl›kl›¤a, aceleye getirip ka-
bullenmek zorunda b›rakmak.
oldukça
be. (oldu’kça)
Epeyce, hayli:
Hava
oldukça so¤umufl.
oldurgan eylem
a. dlb.
Geçiflli de¤ilken “(-
i)r, -t, -dir” eklerinden biri al›narak ge-
çiflli duruma getirilen eylem:
doymak /
doy-u-r-mak, inlemek / inle-t-mek, gül-
mek / gül-dür-mek.
oldurgan fiil
a. dlb.
Oldurgan eylem.
ole
ünl. ‹sp.
‹spanyollar›n “yafla” anlam›n-
da kulland›klar› yüreklendirme sözü.
oleik asit
a. Fr. kim.
Ya¤larda gliserinle bir-
likte bulunan renksiz, kokusuz, tats›z,
doymam›fl bir organik asit.
olgu
a.
Birtak›m olaylar›n dayand›¤› neden
ya da bu nedenlerin yol açt›¤› sonuç,
vak›a.
olgun
ön a.
1.
(meyve için) Olmufl, yene-
cek duruma gelmifl.
2.
Bilgisi ve görgü-
sü geliflmifl, hoflgörülü.
olgunlaflmak
(nsz.)
1.
(meyve için) Olgun
duruma gelmek.
2.
Bilgisi, görgüsü,
hoflgörüsü gere¤i kadar geliflmifl ol-
mak.
olgunluk ça¤›
a.
Yaflam›n, gençlik ve yafll›-
l›k aras›nda yer alan, bedensel ve ruh-
sal yeteneklerin en yetkin oldu¤u dö-
nem.
oligarfli
a. Fr.
Siyasi gücün birkaç kiflilik ve
nüfuzlu bir grubun elinde bulundu¤u
yönetim biçimi.
olimpiyat
a. Fr.
1.
Dört y›lda bir ve her se-
ferinde ayr› bir ülkede yap›lan uluslara-
ras› spor yar›flmalar›, olimpiyat oyunla-
r›.
2.
Kimi spor dallar›nda düzenlenen
yar›flmalar:
k›fl olimpiyatlar›.
olmak
(nsz.)
1.
Varl›k kazanmak, oluflmak,
meydana gelmek:
Dün gece küçük bir
deprem olmufl.
2.
Gerçeklefltirilmek,
yap›lmak:
Bu ifller kendili¤inden olmu-
yor.
3.
Bir görev, makam, san ya da ni-
telik kazanmak:
doktor olmak.
4.
Bir
durumdan baflka bir duruma geçmek:
Yerdeki su birikintileri buz olmufltu.
5.
Uygun düflmek, yerinde görülmek:
Böyle ifl olmaz.
6.
Yetiflmek, olgunlafl-
mak:
Elmalar oldu.
7.
Bulunmak:
Her-
kes saatinde burada olacak.
8.
Uymak,
tam gelmek:
Bu pantolon bana olmaz.
9.
Uygun düflmek, yak›flmak:
Bu koltuk
burada olmad›.
10.
(-den)
Yitirmek,
elinden kaç›rmak:
iflinden olmak.
11.
Edinmek, sahibi olmak:
Bir evimiz oldu.
12.
Haz›r duruma gelmek:
Yemek oldu.
13.
Yaklaflmak, gelip çatmak:
Neredey-
se akflam oluyor.
14.
Geçmek, tamam-
ola¤anüstü
olmak
465
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 465