yap›lm›fl bir ayd›nlatma arac›.
neon tüpü
a.
‹çine neon gaz› doldurulmufl
boru biçiminde bir tür ampul.
Neptün
öz a. Fr. gökb.
Günefl sisteminde
Günefl’e yak›nl›¤› bak›m›ndan sekizinci
s›rada olan gezegen.
neptünyum
a. (neptü’nyum) Fr. kim.
Uran-
yumun nötronlarla bombard›man›ndan
yapay olarak elde edilen ve atom numa-
ras› 93, atom kütlesi 237 olan radyoak-
tif bir element (simgesi: Np).
nere
ad. (ne’re)
1.
“Hangi yer?” anlam›nda
yer ve yön sormak için kullan›l›r:
Nere-
de oturuyorsunuz?
2.
(vücut için) Han-
gi taraf ya da organ:
Nereniz a¤r›yor?
nerede 1)
hangi yerde;
2)
vurgulamaya
göre istek, özlem, aray›fl, olanak vb. be-
lirtir:
Nerede o eski bayramlar!
nerede
kald›
bir fleyin hiçbir yarar sa¤lamad›-
¤›n› belirtmek için kullan›l›r:
Nerede kal-
d› senin arkadafll›¤›n?
nereden 1)
han-
gi yerden, hangi taraftan?
2)
ne gibi bir
iliflki ile:
Nereden akl›na geldi bu ifl?
neredeyse
be.
Çok k›sa bir süre içinde, az
kals›n:
Neredeyse donacakt›.
nereli
ön a. (ne’reli)
Bir kimsenin memle-
ketini ya da do¤um yerini sormak için
kullan›l›r.
neresi
ad. (ne’resi)
Hangi, yeri, bölümü,
özelli¤i:
Neresi hofluna gitmedi?
2.
Ne-
rede, hangi yer:
Atatürk Caddesi nere-
si?
nergis
a. Far. bitb.
Nergisgillerden, sar› ya
da beyaz renkli, tek tek ya da flemsiye
biçiminde toplu çiçekler açan, uzun
yaprakl›, so¤anl› bir süs bitkisi.
nergisgiller
ç. a. bitb.
Bir çeneklilerden;
nergis, kardelen, fulya gibi ço¤u küçük
ve kokulu bitkileri kapsayan familya.
nesil, -sli
a. Ar.
Kuflak, göbek.
nesir, -sri
a. Ar. ed.
Düz yaz›.
nesne
a.
1.
Belli bir kütlesi, hacmi, rengi ve
maddesi olan her türlü cans›z varl›k;
fley; obje.
2.
dlb.
Geçiflli eylemi bütün-
leyen yal›n ya da belirtme durumunda
olan tümleç:
Yaral› kuflu evine götürdü.
nesnel
ön a.
1.
Nesneyle ilgili, nesneye
iliflkin.
2.
Duygusall›ktan uzak, taraf tut-
madan yarg›da bulunan; objektif.
nes-
nel olmak
gerçekleri oldu¤u gibi gör-
mek ve yans›tmak, tarafs›z kalmak, ob-
jektif olmak.
nefle
a. Ar.
D›fla vuran sevinç, keyif.
nefle-
si kaçmak
neflesini yitirmek, kederlen-
mek.
neflesi yerinde
nefle içinde olan,
flen.
neflelenmek
(-e, -den)
Nefleli duruma gel-
mek, flenlenmek, keyiflenmek.
neflriyat
ç. a. (neflriya:t) Ar.
Yay›n.
neflter
a. Far. t›p
Dokular› kesmekte kulla-
n›lan sivri uçlu, keskin a¤›zl›, küçük b›-
çak.
neflter vurmak
bir sorunu kesin bir
sonuca ulaflt›rmak için ele almak.
net
ön a. Fr.
1.
Göz taraf›ndan aç›k seçik bi-
çimde alg›lanan, çizgileri belirgin olan:
net bir foto¤raf.
2.
‹yi duyulan, anlafl›l›r
(ses):
Televizyonunuzun sesi net de¤il.
3.
Kesintiler yap›ld›ktan sonra geriye
kalan (miktar):
net ücret.
4.
mec.
Hiçbir
kuflkuya, yanl›fl anlamaya yer vermeye-
cek kadar aç›k seçik olan:
Çok net bir
yan›t verdi.
netice
a. Ar.
Sonuç.
neticelenmek
(nsz.)
Sonuçlanmak.
nevale
a. (neva:le) Ar.
Yiyecek ve içecek
fleyler, az›k.
nevi
a. Ar.
Çeflit, tür, cins:
Burada her nevi
mutfak eflyas› bulunur.
nevresim
a. Far.+Ar.
Torba biçiminde yor-
gan k›l›f›.
nevruz
a. Far.
Eski bir inanca göre, y›l›n ve
bahar›n ilk günü say›l›p do¤an›n yeni-
den canlanmas›n›n bafllang›c› olan
mart›n yirmi birine rastlayan gün.
Nevruz Bayram›
öz a.
Nevruz günü kutla-
nan bayram.
nevton
a. ‹ng.
(‹ngiliz bilgin Newton’un
ad›ndan)
fiz.
Uluslararas› güç birimi
sisteminde, kütlesi 1 kg olan cisme, sa-
niyede 1 m’lik ivme veren güç birimi.
neon tüpü
nevton
457
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 457