turkce sozluk - page 464

dirici bir tüy bulunan, ince, uzun, tahta
çubuk.
2.
Baz› araç ve ayg›tlarda düz ve
uzunca bölüm:
araba oku.
okaliptüs
a. Fr. bitb.
Mersingillerden, boyu
100 metreyi aflabilen, topra¤›n suyunu
emerek batakl›klar› kurutabilen, kokulu
yaprakl› bir a¤aç.
okka
a. Ar. esk.
1283 graml›k bir a¤›rl›k öl-
çüsü birimi.
okkal›
ön a.
1.
Kiloca a¤›r olan.
2.
mec.
Et-
kili, a¤›r:
okkal› bir tokat.
oklava
a.
Hamur açmakta kullan›lan, silin-
dir biçiminde uzunca de¤nek.
oklu kirpi
a. hayb.
Kemirgenlerden, s›rt›n-
da uzun ve güçlü dikenleri bulunan, kir-
piye benzer bir hayvan.
oksijen
a. Fr. kim.
Havan›n beflte birini
oluflturan, solunum için zorunlu olan,
gaz hâlinde, renksiz, tats›z, kokusuz ve
atom numaras› 8, atom kütlesi 16 olan
bir element (simgesi: O).
oksit, -di
a. Fr. kim.
Oksijenin bir element
ya da bir kökle birleflmesi sonucunda
oluflan madde.
oksitlenmek
(nsz.) kim.
Oksit durumuna
girmek.
okflamak
(-i)
1.
Sevgi belirtisi olarak elini
bir insan›n, bir hayvan›n ya da bir fleyin
üzerinde yavafl yavafl gezdirmek ya da
ona hafifçe vurmak:
köpe¤i okflamak.
2.
Bir kimseyi hoflnut etmek, mutlu et-
mek:
Gururumu okflad›n›z, teflekkür
ederim.
3.
mec.
Fazla incitmeden döv-
mek.
oktav
a. Fr. müz.
Sekiz sesten oluflan ses
dizisi; bir do sesiyle ondan sonraki do
sesi aras›ndaki uzakl›k.
okul
a.
1.
Toplu olarak e¤itim ve ö¤retim
yap›lan yer.
2.
Bu yerdeki ö¤renci ve
görevlilerin tümü:
Törene tüm okul ka-
t›ld›.
3.
Özel bir alanda ö¤renim veren
kurulufl:
dans okulu.
okul öncesi
a.
Çocu¤un okula bafllamadan
önceki ça¤›.
okumak
(-i)
1.
Yaz› iflaretleriyle oluflturul-
mufl bir metne bakarak onu sessizce
çözümleyip anlamak ya da ayn› zaman-
da seslere çevirmek:
Okumay› çabuk
çözdü.
2.
Bir okulda ö¤renim görmek:
Atatürk Lisesinde okuyorum.
3.
(fliir,
türkü, flark› vb. için) Sesli olarak ya da
ezgiyle okumak:
fliir okumak.
4.
Baz›
belirtilerden bir anlam›, gizli bir duygu-
yu anlamak:
Kötü bir fley yapt›¤›n› göz-
lerinden okuyorum.
5.
Hastal›¤› iyileflti-
rece¤ini ileri sürerek okuyup üflemek.
6.
argo
Sövmek, küfretmek.
okuyup üf-
lemek
inanca göre bir duay› okuduktan
sonra, üfleyerek ruhlara yollamak.
okunakl›
ön a.
Kolayca okunabilen, aç›k
seçik (yaz›).
okur
a.
Yay›mlanm›fl bir fleyi okuyan kifli,
okuyucu.
okuryazar
a.
Okuma yazma bilen, ö¤renim
görmüfl olan kifli.
okutmak
(-i, -e)
1.
Birinin okumas›n›, ö¤-
renim görmesini sa¤lamak.
2.
Ders
vermek, yetifltirmek:
Matematik okutu-
yorum.
3.
Hastay›, sa¤l›¤›n› düzeltece-
¤ine inan›lan bir hocaya götürüp oku-
tup üfletmek.
4.
argo
Bir fleyi satmak,
elden ç›karmak:
Arabay› sonunda okut-
tum.
okutman
a.
Üniversitelerde dil dersi ö¤reti-
mi, uygulama çal›flmalar› gibi ifllerle
görevli ö¤retim üyesi yard›mc›s›.
okuyucu
a.
1.
Okur.
2.
fiark›c›, türkücü.
okyanus
a. Yun. co¤.
Yeryüzünün deniz su-
yuyla kapl› en büyük bölümlerinden her
biri, ana deniz, umman:
Büyük Okya-
nus, Atlas Okyanusu, Hint Okyanusu.
olabilirlik, -¤i
a.
Olas›l›k, ihtimal.
olagelmek
(nsz.)
Sürmek, devam etmek,
süregelmek
ola¤an
ön a.
1.
Al›fl›lm›fl olan:
ola¤an ifller.
2.
Belli aral›klarla yinelenen:
ola¤an gö-
rüflmeler.
ola¤an d›fl›
ön a.
Ola¤an olmayan.
ola¤anlaflmak
(nsz.)
Ola¤an duruma gel-
mek.
okaliptüs
ola¤anlaflmak
464
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 464
1...,454,455,456,457,458,459,460,461,462,463 465,466,467,468,469,470,471,472,473,474,...688
Powered by FlippingBook