turkce sozluk - page 603

bir hastal›k.
tetik, -¤i (I)
a.
Ateflli silahlar› atefllemek
için çekilen küçük parça.
tetik (II)
ön a.
Çevik, dikkatli, uyan›k.
tetik-
te olmak (bulunmak, beklemek, dur-
mak)
her an haz›r, uyan›k ya da dikkatli
olmak.
tetkik, -¤i
a. (tetki:k) (k’ler kal›n okunur)
Ar.
‹nceleme.
tetkik etmek
incelemek.
tevazu, -u
a. (teva:zu) Ar. esk.
1.
Alçak gö-
nüllülük.
2.
Gösteriflsizlik.
tevazu gös-
termek
alçak gönüllü davranmak,
övünmemek.
teveccüh
a. Ar. esk
. Güler yüz gösterme,
hofllanma, yak›nl›k duyma.
teveccüh
göstermek
güler yüz göstermek.
tevhit, -di
a. Ar. esk.
1.
Birlefltirme.
2.
ed.
Allah› övmek için yaz›lan manzume.
tevkif
a. (tevki:f) (k kal›n okunur) Ar.
Tutuk-
lama.
tevkif etmek
tutuklamak.
Tevrat
öz. a. (tevra:t) Ar.
Hz. Musa’ya bildi-
rilen ve Tanr›’n›n buyruklar›n› kapsayan
din kitab›.
tevriye
a. Ar. ed. esk.
Birden çok anlam›
olan bir sözcü¤ün yak›n anlam›n› kulla-
n›p uzak olan›n› demek isteme sanat›.
teyakkuz
a. Ar.
Bir tehlikeye karfl› gerekli
önlemleri alarak haz›r durumda bekle-
me.
teyel
a.
Seyrek ve e¤reti yap›lan geçici di-
kifl.
teyit, -di
a. (te:yi:t) Ar. esk.
Do¤rulama.
te-
yit etmek
do¤rulamak.
teyp, -bi
a. ‹ng.
Sesleri manyetik bant üze-
rine kaydetmeye ya da manyetik bir
bant üzerine kaydedilmifl sesleri oku-
maya yarayan ayg›t.
teyze
a. (te’yze)
1.
Birine göre annesinin
k›z kardefli.
2.
ünl.
Ço¤unlukla anne ya-
fl›t› kad›nlar için söylenen bir seslenme
sözü.
tez (I)
ön a. Far.
1.
H›zl›, çabuk:
Tez ad›m-
larla git ve gel.
2.
be.
Çabuk olarak,
acele olarak:
Bu kez tez davrand›n.
tez (II)
a. Fr.
1.
Sav.
2.
Üniversitelerde ve
yüksekokullarda, bir unvan alabilmek
amac›yla adaylar›n haz›rlay›p, bazen bir
kurul önünde savunduklar› bilimsel
eser:
doktora tezi.
tezahürat
ç. a. (teza:hüra:t) Ar.
Gösteri.
tezat, -d›
a. (teza:t) Ar.
Karfl›tl›k.
tez canl›
a.
Bir iflin hemen yap›lmas›n› is-
ter yarad›l›flta olan, can› tez.
tezek, -¤i
a.
Yak›t olarak kullan›lan kurutul-
mufl s›¤›r tersi.
tezelden
be.
Çarçabuk, çabucak.
tezgâh
a. (tezgâ:h) Far.
1.
Dükkânlarda sa-
t›c›lar›n önündeki uzun masa.
2.
Üze-
rinde el ya da küçük makinelerle ifl gö-
rülen masa.
3.
Bar, kahvehane gibi yer-
lerde müflterilere sunulan yiyecek ve
içeceklerin kondu¤u yüksekçe ve uzun
masa.
4.
argo
Tuzak.
tezgâhlamak
(-i)
1.
Dokunacak bezi tezgâ-
ha yerlefltirmek.
2.
mec.
Gerekli haz›r-
l›klar› yaparak bir ifli kurmak.
tezgâhtar
a. (tezgâ:htar) Far.
Dükkânlarda
tezgâhta durup sat›fl yapan kifli.
tezkere
a. Ar.
1.
Bir ifl için izin verildi¤ini
bildiren resmî belge.
2.
ask.
Askerlik
görevinin bitti¤ini gösteren belge.
tezlik, -¤i
a.
Tez olma durumu.
tezlik eylemi
a. dlb.
Tezlik, çabukluk kavra-
m› veren birleflik eylem; eylem kök ve
gövdelerine “-i, -›, -u, -ü” ekleri ve “ver-
mek” eylemi getirilerek yap›l›r:
al›ver-
mek (al-›-vermek), götürüvermek (gö-
tür-ü-vermek).
tezlik fiili
a. dlb.
Tezlik eylemi.
Th
kim.
Toryum elementinin simgesi.
t›bben
be.
T›pla ilgili olarak, t›p aç›s›ndan:
Bu, t›bben mümkün de¤ildir.
t›bbi
ön a. (t›bbi:)
T›pla ilgili olan:
t›bbi alet-
ler.
t›bbiye
a. Ar.
T›p fakültesi.
t›f›l
a. Ar.
1.
Küçük çocuk.
2.
hlk.
Zay›f,
ufak tefek, c›l›z.
t›¤
a. Far.
1.
Yün ve dantel örmekte kulla-
n›lan bir ucu k›vr›k, k›sa flifl.
2.
Biz.
t›¤
gibi
ince, uzun ve çevik kifli için söyle-
tetik
t›¤
603
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 603
1...,593,594,595,596,597,598,599,600,601,602 604,605,606,607,608,609,610,611,612,613,...688
Powered by FlippingBook