gezmek.
2.
ön a.
(kumafl için) Titrer gi-
bi dalgalanan.
tiroit, -di
a. Fr. anat.
G›rtla¤›n ön yaraf›nda
yer alan, metabolizma ve büyüme için
gerekli hormonlar› salg›layan salg› bezi;
kalkan bezi.
tir tir
be.
Genellikle “titremek” eylemiyle
birlikte “çok üflümek”, “çok korkmak”
anlamlar›nda kullan›l›r.
tiryaki
a. (tirya:ki:) Ar.
1.
Tütün, çay, kahve
gibi keyif verici maddelere al›flm›fl olan
kifli:
çay tiryakisi.
2.
mec.
Bir fleye çok
düflkün kifli:
kitap tiryakisi.
tiflört
a. ‹ng.
Daha çok k›sa kollu, pamuklu
spor gömlek.
titan
a. Fr. kim.
Özellikleri bak›m›ndan silis-
yum ve kalaya benzeyen, sert, parlak
beyaz renkte ve atom numaras› 22,
atom kütlesi 47,87 olan bir element.
titiz
ön a.
1.
Çok dikkat ve özenle davranan
ya da böyle davran›lmas›n› isteyen, kü-
çük ayr›nt›lara özen gösteren.
2.
Temiz-
li¤e afl›r› düflkün olan.
titizlenmek
(nsz.)
Çok dikkat ve özenle
davranmak ya da böyle davran›lmas›n›
istemek, küçük ayr›nt›lara özen göster-
mek.
titrek, -¤i
ön a.
Titreyen.
titremek
(nsz., -den)
1.
Kaslar k›sa aral›-
larla h›zla sars›lmak:
heyecandan titre-
mek.
2.
Yinelenen kesik kesik hareket-
lerle sallanmak:
A¤ac›n yapraklar› titri-
yordu.
3.
(ses için) Kesik kesik ç›kmak:
Korkudan sesi titriyordu.
4.
(›fl›k için)
Gücü azal›p ço¤almak.
titreflim
a.
1.
Aral›ks›z ve h›zl› sal›n›m ha-
reketi.
2.
fiz.
Bir noktan›n gözün göre-
meyece¤i kadar k›saca k›m›ldan›fl›.
titreflimli
ön a.
1.
Titreflim yapan.
2.
dlb.
Ötümlü, tonlu, yumuflak (ünsüz).
titreflimsiz
ön a.
1.
Titreflim yapmayan.
2.
dlb.
Ötümsüz, tonsuz, sert (ünsüz).
tiyatro
a. (tiya’tro) ‹t.
1.
Kiflinin toplumsal
ve bireysel yaflam›ndan al›nm›fl çeflitli
kesitlerin gerçeklere uygun biçimde ya
da kurmaca bir yap›da sahnede göste-
rilmesi ilkesine dayanan sanat dal›.
2.
Bu sanat dal›yla ilgili eser, oyun.
3.
Ti-
yatro eserlerinin sahnelendi¤i yer.
4.
Bir ülkeye, bir döneme özgü tiyatro
eserlerinin tümü:
Türk tiyatrosu.
tiz
ön a. Far.
‹nce, keskin (ses).
tizleflmek
(nsz.)
(ses) Tiz bir durum al-
mak.
Tl
kim.
Talyum elementinin simgesi.
Tm
kim.
Tulyum elementinin simgesi.
tohum
a. Far. bitb.
Bitkilerde döllenme ve
yumurtac›¤›n geliflmesi ile oluflan, filiz-
lenerek yeni bir bitkinin oluflumunu
sa¤layan tane:
bu¤day tohumu.
tohumlamak
(-i)
Döllemek.
tohumlu bitkiler
ç. a. bitb.
Çiçekli bitkiler.
tohumluk, -¤u
ön a.
1.
Tohum için ayr›lan.
2.
a.
Tohum saklanan yer.
tok
ön a.
1.
Açl›¤›n› gidermifl, doymufl
olan.
2.
(ses için) Kal›n ve gür.
toka (I)
a. (to’ka)
1.
Kemer, kay›fl vb.nin iki
ucunu birbirine ba¤lamaya yarayan tut-
turmal›k.
2.
Kad›nlar›n saçlar›n› tuttur-
maya yarayan araç.
toka (II)
a. ‹t.
El s›k›flma.
tokaç, -c›
a.
Çamafl›r, hal›, kilim vb. bir fle-
yi y›kamakta kullan›lan, tahtadan yap›l-
m›fl yass› tokmak.
tokalaflmak
(nsz., -le)
Tan›flma ya da se-
lamlaflma s›ras›nda birbirinin elini s›k-
mak, el s›k›flmak.
tokat, -d›
a.
El içiyle bir kimsenin yüzüne,
ensesine vb. bir yerine yap›lan vurufl.
tokat atmak
tokatlamak.
tokatlamak
(-i)
1.
(birine) Elinin içiyle h›z-
l› biçimde vurmak, tokat atmak.
2.
argo
Birini doland›rmak.
tok gözlü
a.
Para, mal mülk h›rs› olmayan,
gereksinimi olandan fazlas›n› isteme-
yen, gözü tok.
tokmak, -¤›
a.
1.
A¤açtan yap›lm›fl iri çe-
kiç.
2.
Kap› kanad›na as›l› duran ve ka-
p› çalmaya yarayan metal parça.
3.
Vur-
mal› çalg›lar› çalmakta kullan›lan araç.
tiroit
tokmak
607
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 607