turkce sozluk - page 632

uçtu (uç-du), seçkin (seç-gin).
üre
a. Fr. kim.
Vücutta azotlu besinlerin
yanmas›yla oluflan ve erimifl olarak id-
rarla d›flar› at›lan azotlu madde.
ürem
a.
Faiz, getiri.
üreme
a. dirb.
1.
Üremek durumu.
2.
Can-
l›lar›n kendine özgü yollarla ço¤almas›.
üremek
(nsz.)
1.
(canl›lar için) Kendine
benzer canl›lar oluflturarak ço¤almak.
2.
mec.
Ço¤almak, artmak.
üreteç, -ci
a. fiz.
Mekanik enerjiyi elektrik
enerjisine dönüfltüren ayg›t, jeneratör.
üretici
a.
ve
ön a.
Üretimle u¤raflan; bir
mal, bir ürün üreten (kifli, topluluk, ku-
rulufl):
f›nd›k üreticileri.
üretim
a.
1.
‹nsanlar›n yaflamas› ve toplu-
mun geliflmesi için yeni bir mal, ürün
ya da hizmetin yarat›lmas›n› sa¤layan
etkinlikler bütünü; istihsal:
zeytin üreti-
mi, otomobil üretimi.
2.
Bu etkinlikler
sonucu elde edilen verim:
y›ll›k televiz-
yon üretimi.
üretken
ön a.
Üretme gücü olan, çokça
üreten.
üretmek
(-i)
1.
Ayn› türden canl› varl›klar›
ço¤altmak:
tavuk üretmek.
2.
Ekono-
mik bir etkinlik sonucu elde etmek:
zey-
tinya¤› üretmek.
3.
mec.
Oluflturmak,
yaratmak.
ürik asit, -di
a. Fr. kim.
Renksiz, kristal ya-
p›l›, suda çok az eriyen, soda ve amon-
yakla birleflince k›smen eriyebilen asit.
ürkek
ön a.
1.
Çabuk ürken.
2.
Çekingen
davranan.
ürkmek
(nsz.)
1.
Bir fleyden korkup bir-
denbire sݍramak:
Sokaktan gelen ta-
banca sesinden ürktü.
2.
fiaflk›nl›kla
kar›fl›k bir korku, bir kayg› duymak:
Yal-
n›z kalmaktan ürkerdi.
ürküntü
a.
Ürkme duygusu.
ürkütmek
(-i)
1.
Ürküntü vermek.
2.
Kor-
kutup kaç›rmak:
At› ürkütmeyin.
3.
mec.
Korku, kuflku ya da çekingenlik
uyand›rmak:
Karanl›k onu hep ürkütür-
dü.
ürolog
a. Fr. t›p
Üroloji uzman›.
üroloji
a. Fr. t›p
Böbrek ve idrar yolu has-
tal›klar›n› inceleyen t›p dal›.
ürpermek
(nsz.)
1.
Korku, üflüme, tiksinti
gibi nedenlerle tüyleri diken diken ol-
mak.
2.
mec.
Korkmak.
ürperti
a.
Ürperme duygusu ya da durumu.
ürümek
(nsz.)
Havlamak.
ürün
a.
1.
Do¤adan elde edilen fley, mah-
sül:
toprak ürünleri.
2.
Çeflitli sanayi
dallar›nda ham maddelerin ifllenmesiy-
le elde edilen fley.
3.
mec.
Eser.
üryan
ön a. (ürya:n) Ar. esk.
Ǜplak.
üs (I)
a. Ar. mat.
Bir kuvvetin derecesini ve-
ren say›:
4
3
anlat›m›nda 3 rakam› üstür.
üs, -ssü (II)
a. Ar.
1.
Kimi görevleri yürüte-
bilmek amac›yla kurulan; özel yap›lar›,
donat›mlar›, servis alanlar›, atölyeleri
olan, sürekli ya da geçici olarak konak-
lan›lan yer:
hava üssü.
2.
ask.
Bir hare-
kât›n sevk ve idare edilebilmesi için ge-
rekli birliklerin, teçhizat›n ve malzeme-
lerin topland›¤›, da¤›t›ld›¤› bölge.
üslenmek
(-e)
Bir yeri üs seçerek orada
yerleflmek.
üslup, -bu
a. (üslu:p) Ar.
1.
Tarz.
2.
Bir ça-
¤a, bir ülkeye, bir sanatç›ya özgü tek-
nik, renk, biçimlendirme ve anlat›m
özelli¤i; biçem.
3.
ed.
Sanatç›n›n görüfl,
duyufl, anlay›fl ve anlat›fltaki özelli¤i ya
da bir türün, bir ça¤›n kendine özgü an-
lat›fl biçimi; biçem; tarz; stil:
Ahmet Ha-
flim’in üslubu.
üst
a.
1.
Yukar› taraf, gökyüzüne do¤ru
olan konum:
Evin üstünden bir kufl sü-
rüsü geçti.
2.
Bir fleyin yukar›, gökyü-
züne do¤ru bakan yüzü:
masan›n üstü.
3.
Bir fleyin d›fl yüzü, yüzey:
Duvar›n
üstünde kertenkele var.
4.
Vücut, be-
den:
Üstüne bir fley al, üflüyeceksin.
5.
Giysi:
Üstünü kirletmiflsin.
6.
Bir kim-
senin giysi, çanta, cep ya da yan›nda
birlikte gezdirdi¤i bir fleyi belirtir:
Üs-
tümde fazla para yok.
7.
Birinden daha
yüksek aflamadan bulunan kifli:
Üstü-
üre
üst
632
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 632
1...,622,623,624,625,626,627,628,629,630,631 633,634,635,636,637,638,639,640,641,642,...688
Powered by FlippingBook