turkce sozluk - page 636

vaktinde
be.
Önceden belirlenen zamanda:
Vaktinde gel, geç kalma.
vaktiyle
be. (vakti’yle) Ar.+T.
1.
Uygun za-
manda:
Vaktiyle söyleseydin bu ifli çö-
zerdik.
2.
Çok eski bir zamanda:
Vaktiy-
le bir ülkede güzel bir prenses yaflar-
m›fl.
vakur
ön a. (vaku:r) Ar.
A¤›rbafll›, onurlu.
vakvak
a.
(çocuk dilinde) Ördek.
vakvaklamak
(nsz.)
(ördek için) Vak vak
diye ses ç›karmak.
vali
a. (va:li) Ar.
‹lde devletin ve hükûmetin
temsilcisi olan en yüksek görevli.
valide
a. (va:lide) Ar. esk.
Ana, anne.
valide sultan
a. tar.
Padiflah›n annesine
verilen unvan.
valilik, -¤i
a.
1.
Vali olma durumu.
2.
Va-
linin görevi.
3.
Valinin makam› ve bu
makama ba¤l› resmî dairelerin tümü.
4.
‹l, vilayet.
valiz
a. Fr.
Elde tafl›nabilir küçük bavul.
vallahi
a. (valla:hi) Ar.
“Tanr› tan›¤›m ol-
sun, Tanr› hakk› için” anlam›na gelen
ant.
vals
a. (l ince okunur) Fr.
1.
Çiftler taraf›n-
dan dönerek yap›lan bir salon dans›.
2.
Bu dans›n müzi¤i.
3.
müz.
Besteciler
taraf›ndan yaln›zca çal›nmak üzere ha-
z›rlanm›fl beste türü.
vampir
a. Fr.
1.
Halk inan›fl›na göre, gece-
leri mezar›ndan ç›k›p insanlar›n kan›n›
emen hortlak.
2.
hayb.
Yarasalardan,
kan emici olmayan, meyveyle beslenen,
kuyruksuz, memeli bir hayvan.
vana
a. (va’na) Lat.
D›fltan kumanda edilen
bir t›kay›c› yard›m›yla bir ak›flkan›n bo-
ru içindeki dolafl›m›n› durdurmaya ya
da serbest b›rakmaya yarayan ayg›t.
vanadyum
a. (vana’dyum) Fr. kim.
Gümüfl-
sü beyaz renkli, yumuflak ve atom nu-
maras› 23, atom kütlesi 50,94 olan bir
element (simgesi: V).
vanilya
a. (vani’lya) ‹t. bitb.
1.
Salepgiller-
den, kokulu, beyaz çiçekli küçük bir bit-
ki.
2.
Bu bitkinin, tatl› yiyecek ve içe-
ceklere koku verici olarak kat›lan mey-
vesi.
Van kedisi
a.
Van Gölü çevresinde yafla-
yan, bembeyaz tüylü, yaln›zca bafl›nda
ve kuyru¤unda turuncu sar›ms› lekeler,
yine kuyrukta ayn› renkte yuvarlak hal-
kalar bulunan safkan kedi ›rk›.
vantilatör
a. Fr.
1.
Kapal› bir yerin s›cak ve
durgun havas›n› dalgaland›rarak esinti
sa¤layan ve bu ortama temiz hava üfle-
yen ayg›t.
2.
Motorlu tafl›tlarda, radya-
tör petekleri aras›nda kuvvetli bir hava
ak›fl› sa¤layan düzenek.
vantuz
a. Fr.
Çekmen.
vapur
a. Fr.
Makine gücüyle iflleyen küçük
gemi.
var
ön a.
1.
Evrende ya da düflüncede yer
alan, mevcut.
2.
Elde olan fley, para,
mal, servet:
Tüm var›n› bu ifle yat›rd›.
3.
dlb.
Sahiplik bildiren olumlu ad tüm-
celeri kurar:
Çok kitab›m var.
var et-
mek
yaratmak, ortaya koymak.
var git
“durup e¤lenmeden git” anlam›nda kul-
lan›l›r.
var ki
afla¤› yukar›, -den beri:
Befl sene var ki onu görmedim.
var ol!
“yafla” anlam›nda kullan›l›r.
var olmak
yaflamak, sa¤ olmak.
var yok
belli bir
ölçüye yak›n:
Yirmisinde var yok.
vardiya
a. (va’rdiya) ‹t.
1.
Gemilerde bek-
lenen nöbet.
2.
Nöbetlefle çal›flma.
var gücüyle
be.
Bütün gücünü kullanarak,
var kuvvetiyle:
Var gücüyle kap›ya da-
yand›.
var›fl
a.
1.
Varmak eylemi ya da biçimi.
2.
sp.
Bir yar›fl›n son buldu¤u yer, finifl.
varil
a. Fr.
1.
‹çine genellikle s›v› maddele-
ri koymakta kullan›lan, üstü kapal›, si-
lindir biçiminde metal kap.
2.
Bir varilin
içerdi¤i madde miktar›.
varis
a. Fr. t›p
Bir toplardamar›n kal›c› bi-
çimde genifllemesi.
vâris
a. (va:ris) Ar.
Mirasç›.
var kuvvetiyle
be.
Var gücüyle.
varl›k, -¤›
a.
1.
Var olma durumu, mevcu-
diyet:
ulusun varl›¤›.
2.
Var olan her
vaktinde
varl›k
636
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 636
1...,626,627,628,629,630,631,632,633,634,635 637,638,639,640,641,642,643,644,645,646,...688
Powered by FlippingBook