turkce sozluk - page 627

uyuflmak (I)
(nsz.)
So¤uk, bas›nç, darbe
ya da bir ilac›n etkisiyle vücudun bir ye-
rinde duyarl›l›k ya da hareket yetene¤i
geçici olarak azalmak.
uyuflmak (II)
(nsz., -le)
1.
Her konuda
uyum içinde olmak:
Birbirinizle çok gü-
zel uyufluyorsunuz.
2.
Herhangi bir ko-
nuda uzlaflmak, anlaflmak, mutab›k kal-
mak:
Görüfllerimiz seninkiyle uyuflmu-
yor.
uyuflmazl›k, -¤›
a.
Kifliler ve topluluklar
aras›nda görüfl ve düflünce ayr›l›¤›,
uyuflmama durumu.
uyuflturucu
a.
ve
ön a.
1.
Düflünsel etkinli-
¤in azalmas›na, dikkatin da¤›lmas›na,
bilincin bulan›klaflmas›na, kaslar›n gev-
flemesine ve duyarl›l›¤›n azalmas›na
neden olan (madde), narkotik.
2.
‹nsa-
n› gere¤i gibi düflünmekten, ak›l yürüt-
mekten al›koyan (fley):
uyuflturucu dü-
flünceler.
uyuflturucu madde
a.
Morfin, eroin, koka-
in, esrar, afyon gibi duyulara uyuflukluk
veren madde.
uyufluk, -¤u
a.
1.
Hareket edemez ve duy-
maz duruma gelmifl, uyuflmufl.
2.
mec.
Gevflek, tembel.
uyutmak
(-i)
1.
Uyumas›n› sa¤lamak.
2.
mec.
Aldatmak, kand›rmak.
uyuz
a.
1.
t›p
Uyuz böce¤inin deri alt›na
yerleflmesinden ileri gelen bulafl›c› bir
deri hastal›¤›.
2.
ön a.
Bu hastal›¤a ya-
kalanm›fl olan:
uyuz köpek.
3.
ön a.
mec.
uyufluk, p›s›r›k, miskin.
uyuz ol-
mak 1)
uyuz hastal›¤›na yakalanmak;
2)
birine, bir fleye sinirlenmek.
uyuz böce¤i
a. hayb.
Uyuz böceklerinden,
uyuz hastal›¤›na neden olan asalak bir
böcek.
uyuzlaflmak
(nsz.)
1.
Tüyleri döküldü¤ü
için çirkin bir görünüm almak:
Kedi
uyuzlaflt›.
2.
mec.
(kifli için) Beceriksiz-
leflmek, p›s›r›klaflmak.
uyuzluk, -¤u
a.
1.
Uyuz olma durumu.
2.
mec.
Beceriksizlik, p›s›r›kl›k.
uz (I)
ön a.
1.
‹yi, güzel.
2.
Eli ifle yatk›n,
becerikli.
uz (II)
be.
Masallarda geçen “az gitmifl uz
gitmifl, dere tepe düz gitmifl” tekerle-
mesinde “uzak” anlam›nda kullan›l›r.
uzak, -¤›
ön a.
1.
Gidilmesi, ulafl›lmas› çok
zaman alan, çok ötelerde bulunan; ›rak:
uzak bir ülke.
2.
Arada çok zaman bulu-
nan:
uzak bir geçmiflte.
3.
Olanakl› ol-
mayan:
Buradan gitmesi uzak bir olas›-
l›k.
4.
Bir fleyden ayr›, farkl› olan:
Sana-
ta uzak bir insand›r.
5.
a.
Bir yere, bir
kifliye, bir fleye uzak olan yer:
Çok uza-
¤a gitmeyin.
uzak akraba
a.
Arada dolayl› bir akrabal›k
ba¤› olan.
Uzak Do¤u
öz. a.
Asya’n›n do¤u ve güney-
do¤usuna verilen ad.
uzaklaflmak
(-den)
1.
Bir yerden, bir kim-
seden, bir fleyden ayr›l›p uza¤a gitmek:
k›y›dan uzaklaflmak.
2.
Yabanc›laflmak,
ilgisi azalmak:
Art›k spordan uzaklafl-
m›flt›.
uzakl›k, -¤›
a.
1.
Uzak olma durumu, ›rak-
l›k.
2.
mat.
‹ki nokta aras›ndaki uzay öl-
çümü, mesafe.
uzaktan kumanda
a.
Bir arac›n ya da siste-
min uzaktan çal›flmas›n› uzaktan bafl-
latmay›, de¤ifltirmeyi ya da durdurmay›
sa¤layan iflaretlerin iletimi.
uzaktan kumanda ayg›t›
a.
Uzaktan ku-
manda ifllemini gerçeklefltirmeye yara-
yan ayg›t.
uzaktan uza¤a
ön a.
ve
be.
1.
‹lgisi az ola-
rak:
Onunla uzaktan uza¤a bir tan›fl›kl›-
¤›m›z vard›r.
2.
Çok uzaktan:
Uzaktan
uza¤a silah sesleri duyuluyordu.
uzaktan yak›ndan
be.
Belli bir yönden ya
da hiçbir yönüyle:
Bu olayla uzaktan ya-
k›ndan bir ilgisi yoktu.
uzam
a.
Nesnelerin uzayda kapsad›¤›, kap-
lad›¤› ya da bir olay›n gerçekleflti¤i, ge-
liflti¤i yer.
uzamak
(nsz.)
1.
Uzun duruma gelmek,
boyca büyümek:
Ekinler iki haftada uza-
uyuflmak
uzamak
627
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 627
1...,617,618,619,620,621,622,623,624,625,626 628,629,630,631,632,633,634,635,636,637,...688
Powered by FlippingBook