turkce sozluk - page 622

yenmek, bir ifli baflarmak için gösteri-
len çaba; mücadele.
u¤rafl›
a.
U¤rafl›lan fley, ifl güç, meflgale.
u¤raflmak
(nsz.)
1.
Bir ifli baflarmaya ça-
l›flmak:
Bir ifl bulmak için u¤rafl›yordu.
2.
Bir ifl üzerinde çal›flmak:
Kap›n›n ki-
lidini açmak için u¤rafl›yorum.
3.
Za-
man›n› bir ifle, birine vermek:
Bütün
gün çocuklarla u¤raflt›m.
4.
Birine kötü
davranmak, onun can›n› s›kmak:
Be-
nimle bu kadar u¤raflmay›n.
5.
(nsz., -
le)
Bir fleyi ifl, u¤rafl edinmek:
f›r›nc›l›k-
la u¤raflmak.
u¤ratmak
(-i, -e)
1.
U¤ramas›na yol aç-
mak.
2.
Kötü bir durumla karfl› karfl›ya
gelmesine neden olmak:
yenilgiye u¤-
ratmak.
u¤uldamak
(nsz.)
1.
Sürekli bo¤uk ve ka-
l›n bir ses ç›karmak.
2.
Beyinde, kulak-
ta sürekli bir u¤ultu duymak.
u¤ultu
a.
Sürekli kal›n ve bo¤uk ses.
u¤ur (I)
a.
1.
Olumlu bir durumun, iyili¤in
habercisi say›lan belirti ya da baz› fley-
lerde var oldu¤una inan›lan iyilik kayna-
¤›.
2.
Bu güce sahip oldu¤una inan›lan
fley.
u¤ur getirmek
iyilik, flans, bereket
getirmek.
u¤ur, -¤ru (II)
a.
(yönelme ya da kalma du-
rumunda) Amaç, hedef, gaye, yol:
Va-
tan u¤runda canlar›n› vermekten çekin-
mediler.
u¤ur böce¤i
a. hayb.
U¤ur böceklerinden,
vücudu yar›m küre biçiminde, turuncu
ve k›rm›z› renkli, üzerinde yedi tane ka-
ra benek bulunan k›n kanatl› böcek.
u¤urlamak
(-i)
Gideni esenlik ve sevgi di-
lekleriyle geçirmek, yolcu etmek.
u¤urlu
ön a.
U¤ur, iyilik getirdi¤ine inan›-
lan; mübarek.
u¤ursuz
ön a.
U¤ursuzluk getirdi¤ine ina-
n›lan, meymenetsiz, musibet.
u¤ursuzluk, -¤u
a.
‹nsana kötülük getirdi-
¤ine inan›lan belirti ya da baz› nesneler-
de var oldu¤una inan›lan güç.
ukala
ön a.
ve
a. (ukala:) Ar.
Bilgiçlik tasla-
yan (kifli).
ukde
a. Ar. mec.
‹çe dert olan, istenip de
gerçekleflmeyen fley.
ulaç, -c›
a. dlb.
Eylemin “-ip, -erek, -dikçe,
-ken, -ince” ekleri alan ve hem ba¤laç
hem de eylem olarak kullan›lan biçimi;
ba¤-eylem; ba¤-fiil:
Kap›y› çekip gitti.
Eve dönerken babama u¤rad›m. Day›m›
görünce çok sevindim.
ulak, -¤›
a.
Haber götüren kifli, haberci.
ulama
a.
1.
Ulamak eylemi.
2.
dlb.
Konufl-
mada art arda gelen sözcüklerden ilki-
nin sonundaki ünsüzün ikincinin bafl›n-
daki ünlüye ses bak›m›ndan ba¤lanarak
söylenmesi:
çam orman› (ça-mor-ma-
n›).
ulamak
(-i, -e)
Bir fleyi bir fleye eklemek,
ilave etmek, katmak.
ulan
ünl.
1.
kaba “Hey”, “yahu” anlamla-
r›nda söylenir.
2.
Çok kaba bir biçimde
öfke ve nefret bildirir.
ulafl›m
a.
1.
Ulaflmak, ulaflt›rmak eylemi.
2.
Köyler, semtler, kentler, ülkeler ara-
s›nda gidifl gelifl.
ulaflmak
(-e)
1.
Bir yere varmak:
Sabaha
karfl› eve ulaflm›fllar.
2.
Eriflmek:
Ama-
c›na ulaflamad›.
3.
Yetiflmek:
Ne yap et,
kentten ayr›lmadan ona ulafl.
4.
Birbiri-
ne kat›lmak, dökülmek:
Bu ›rmak, flu
da¤lar›n aras›ndan denize ulafl›r.
ulaflt›rma
a.
1.
Ulaflt›rmak eylemi.
2.
‹n-
sanlar›n, mallar›n ve haberlerin ulaflma-
s›n› sa¤layan ifllerin ve araçlar›n tümü.
3.
ask.
Orduda birlik ve malzeme tafl›-
ma iflleriyle görevli s›n›f.
ulema
ç. a. (ulema:) Ar.
1.
Bilginler.
2.
Din
bilginleri.
ultrason
a. Fr.
‹nsan kula¤›n›n alamayaca¤›
nitelikte olan yüksek frekansl› ses titre-
flimi.
ultrasonografi
a. Fr. t›p
Ultrason dalgala-
r›yla organlardan yans›yan görüntülerin
incelenmesine dayanan araflt›rma yön-
temi, bu yöntemle elde edilen görüntü.
ultraviyole
a. Fr. fiz.
Mor ötesi.
u¤rafl›
ultraviyole
622
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 622
1...,612,613,614,615,616,617,618,619,620,621 623,624,625,626,627,628,629,630,631,632,...688
Powered by FlippingBook