– fiu köpe¤i al, dedi Bob. Dikkat et, kimseye görünme,
emniyetli bir yere koy.
Herbert’› kuca¤›na alarak gölgeye do¤ru uzatt›. Herbert,
hiç tan›mad›¤› ellerin belini kavrad›¤›n› duyumsay›nca hafifçe
ürperdi. Piflman m›yd› yoksa?
Bob, geminin arkas›ndan uzaklaflarak ön tarafa do¤ru kü-
rek çekti. Merdivenin önüne gelince, cebindeki tütün kutusu-
nu ç›kararak yafll› zenciye verdi. Aya¤›n› ilk basama¤a atarak
kay›¤› itip uzaklaflt›rd›.
Herbert, kendini biraz toparlad›ktan sonra çevresine ba-
k›nd›; güvertede kardefli Flush (Flafl)’› ar›yordu.
Ayn› anda Flush, Tanibar’›n hafifçe öne do¤ru e¤ilmifl gü-
vertesinde uzanm›fl; gözleri kapal›, çevreyi dinliyordu. Om-
nia’n›n arka güvertesinde karanl›kta bir fleyler görebilmeye
çabalayan Herbert, Flush yerine zenci Ozara’y› gördü.
Ozara, on yedi yafl›nda genç bir zenciydi. Fakat burufl-
mufl ve kupkuru yüzü, çökük yanaklar› ve sönük bak›fllar›yla
yüzy›llard›r yafl›yormufl gibi yorgun ve yafll›yd›. S›ska ve çar-
p›k bacaklar›, sanki bir tutuflta k›r›lacakm›fl gibiydi. Bir kemik
torbas›ndan farks›z olan vücudunu güçlükle tafl›yordu. Üstün-
de bol ve kirli bir pantolonla, rengi belli olmayan burufluk bir
gömlek vard›. Sol elinin iki parma¤› bükük duruyordu. Bu ifli
bilen biri görse, ilk bak›flta Ozara’n›n cüzaml› oldu¤unu söy-
lerdi. Bob, birkaç y›ld›r genç zenciyi hizmetinde kullan›yordu.
Fakat ne garip ki, onun görünüflünden hiç tiksinmiyor, her
18
