Zenci, korkulu bak›fllarla Herbert’› iflaret ediyordu. Bob ›s-
rar etti. Ozara birden tafl kesildi. Herbert hafif homurtular ç›-
kararak düflman›n›n çevresinde geziniyordu.
– Bu küçük yarat›k seni oldu¤un yere çivilemifl, desene...
Bu hayvan müthifl bir zenci avc›s› olmal›...
Köpe¤in bu hâli Bob’› çok e¤lendiriyordu.
– Ozara, dedi. Bana flu dolaptan, giderken buza koydu-
¤um biram› ver... San›r›m iyice so¤umufltur. fiöyle bir güzel
keyif çatay›m...
Ozara ne k›p›rd›yordu, ne de sesi ç›k›yordu. Yaln›zca yal-
varan gözlerle Bob’a bak›yordu. Bob’sa gözünü k›rpmadan
emrini yineledi.
– Tepemi att›rma, pis zenci... Biram› getir, diyorum. E¤er
sözümü dinlemezsen, dünya kaç bucak gösteririm sana...
Köpe¤i üstüne sald›rt›r›m hiç gözünün yafl›na bakmadan...
– Ne olur sahip, ac›y›n, diye inledi Ozara. Köpek gözünü
benden ay›rm›yor. Bu hayvan beni sevmedi, beni ›s›rmak is-
tiyor. Oysa ben ona dokunmad›m bile...
– Ozara, gerçekten sen köpekten korkuyor musun?
– Korkuyorum, hem de çok korkuyorum...
Bob, “Art›k e¤lence yeter.” dedi, içinden. Epeydir a¤z›na
bir lokma bir fley koymam›flt›, g›rtla¤› da kupkuruydu.
Herbert’a sevgiyle bakarak:
– Sevimli köpek, dedi. Bu zenci iyi çocuktur. Anlad›n de¤il
mi, iyi çocuk?
20