001-321emin.QXD - page 391

359
Fikriye Han›m
F‹KR‹YE : ÖLÜME GÖTÜREN TUTKU
«Fikriye Han›m’›n Münih’teki hayat› ve geçimi en iyi flekil-
de teminat alt›na al›nm›flt›. Fakat, genç kad›n ilk geldi¤i gün,
bu flehirde fazla kalamayaca¤›n› anlam›flt›. Is›namam›flt› bura-
ya. Ve içinde vatan hasreti, Mustafa Kemal hasreti yanmaya
bafllam›flt›. S›k s›k belirtirdi:
- S›k›ld›m burada. Dönmek istiyorum art›k.
Nihayet ‹stanbul’a döndü.
‹stanbul’da akrabas›ndan ve eski valilerden Macit Bey’in
yan›na yerleflerek, bu aile ile birlikte sakin bir hayat geçirmeye
bafllad›.
(………)
Ve bir gün, kimseye haber vermeden trene bindi, Anka-
ra’ya hareket etti. Onu bir akflam›n alacakaranl›¤›nda Anka-
ra’dan uzaklaflt›ran tren, aradan bir hayli zaman geçtikten
sonra, bu sefer bir sabah ayd›nl›¤›nda yine Ankara’ya, Musta-
fa Kemal’in flehrine getiriyordu.
Lâkin, bu, ilk gelifline benzemiyordu. Bu defa yan›nda iki
tabanca ve kalbinde intikam duygusu tafl›maktayd›. Tabanca-
lardan biri çantas›nda, di¤eri de etekli¤inin alt›nda, kufla¤›n›n
aras›ndayd›.
Trenden inince bir faytona atlam›fl ve do¤ru Çankaya’ya
gitmiflti. Kap›daki muhaf›zlara ve polislere kendisini tan›t›nca
emektar memurlar onu derhal hat›rlam›fllar ve bekletmeksizin
içeri alm›fllard›. Bir taraftan da yaver Muzaffer Bey’e haber
vermifllerdi.
Usulen Orta Köflkte, bekleme salonunda beklemesi lâz›m-
d›. Fakat Fikriye Han›m do¤ru köflke gidip kap›n›n sa¤›ndaki
yeflil salona girmiflti. Bu s›rada Bekir Çavufl, tesadüfen Fikriye
Han›m’›n geldi¤ini görünce koflmufl, henüz uyanmam›fl olan
Gazi’yi uykudan uyand›rm›fl, Fikriye Han›m’›n geldi¤ini ve sa-
londa bekledi¤ini haber vermiflti.
Gazi flafl›rd›. Bu anî ziyaretin sebebi neydi? Baflyaver Rü-
suhi Bey’i ça¤›rtt›; Fikriye Han›m’la görüflmesini, böyle rande-
vu istemeden gelmesinin sebebini, bir arzusu olup olmad›¤›n›
ö¤renmesini istedi.
Rüsuhi Bey, Fikriye Han›m’› tan›m›yordu. O köflkteyken
kendisi yoktu. Tayin edilerek Çankaya’ya gelmiflti. Afla¤› salo-
na girince önce kendisini tan›tt› ve Fikriye Han›m’› selâmlaya-
rak ne gibi arzusu oldu¤unu sordu. Fikriye Han›m, Gazi’yi zi-
yaret edece¤ini ve bu maksatla Ankara’ya geldi¤ini söyledi.
Rüsuhi Bey:
– Arzular›n›z› kendileri uyan›p haz›rland›ktan sonra arz
edip görüflmenizi temin ederim, dedi. Ancak, lütfen beraberce
teflrif ediniz de di¤er salona geçelim. Orada intizar buyuru-
nuz.
Fikriye Han›m anlad› ki o art›k bir yabanc›d›r. Her yaban-
c›ya yap›ld›¤› gibi onu da Orta Köflkteki bekleme salonuna al-
mak istiyorlar. Birdenbire isyan etti:
– Ben buradan hiçbir tarafa gitmem. Ben bu evin han›m›-
y›m.
Fakat Rüsuhi Bey ›srar ediyordu. Mutlaka öteki salona
geçmeleri lâz›md›. Çünkü Fikriye Han›m’›n sinirli ve gayr›tabiî
hâli dikkatini çekmifl, kuflkulanm›flt›.
Birlikte Orta Köflk’e geçtiler.
Biraz sonra Fikriye Han›m tuvalete gitmek istedi, gitti.
Fakat aradan epey zaman geçti¤i halde tuvaletten ç›kmad›. Bu
durum, zaten flüphelenmifl olan Rüsuhi Bey’i büsbütün kuflku-
land›rd›. Muzaffer Bey’e:
– Nedir bu, bunda bir ifl var, git de bak bari, dedi.
– Kad›nd›r birader, nas›l kap›y› aç›p da bakabilirim?
Biraz daha beklediler. Fikriye Han›m yine ortada gözük-
meyince Rüsuhi Bey daha fazla sabredemedi, gitti kap›y› açt›.
Fikriye Han›m çantas›n› kar›flt›r›yordu. Çantas›n›n içinde kü-
çük bir Browning tabancan›n kabzas› görünüyordu. Bunu da
görünce seryaver kesin karar›n› verdi ve Gazi ile görüflmesi-
nin o gün için mümkün olmad›¤›n› Fikriye Han›m’a söyledi.
Fikriye Han›m, bir an dondu kald›. Sonra hiçbir fley olma-
m›fl gibi yaverlere veda edip köflkten ç›kt›. Çok üzgündü. Bir
zamanlar han›mefendisi oldu¤u evden flimdi kovuluyordu. Yü-
zünü görmesine bile izin vermemifllerdi onun. Halbuki o, Al-
manya’da bile duramam›fl, ‹stanbul’da bile oturamam›fl, ne
umutlarla koflup Ankara’ya gelmiflti.
Birden içinden bir isyan dalgas› kabard›. Bunu yapan, Rü-
suhi Bey ad›ndaki o yeni seryaverdi. ‹ntikam›n› hiç olmazsa
ondan almal›yd›. Anî bir karar verdi. Posta erlerinden biriyle
içeri haber yollayarak, seryaverin gelmesini, bir fley söyleye-
ce¤ini bildirdi. Fakat bir kere flüphelenen seryaver gitmedi.
Bir müddet bekleyen Fikriye Han›m da, seryaverin gelmedi¤i-
ni görünce, kap›ya do¤ru yürüdü, bekleyen faytona bindi, ha-
reket ettiler.
Her fley son defa olarak bitmiflti. Evvelce hakarete u¤ra-
yan aflk›ndan sonra, flimdi de gururu yerlerde sürüklenmiflti.
Peki, neydi bir kad›n› yaflatan? Aflk ve gurur de¤il mi? Bu ikisi
olmad›ktan sonra bir kad›n hayat›n›n ne de¤eri kal›rd›?
Tabancay› çantas›ndan ç›kard›, kalbine çevirerek teti¤e
bast›. Kurflunun kalbine de¤mesiyle, can havliyle kendisini
arabadan d›flar› atmas› bir oldu. Yolun kenar›na y›¤›ld› kald›.
Bu hassas kad›n›n ölümü de, hayat› gibi gözleri yaflarta-
cak bir trajedi havas›na bürünerek oldu.
Silâh sesini duyan muhaf›zlar, polisler koflufltular; biraz
ilerde, Fuat (Bulca) Bey’in köflküne yak›n bir yerde, kanlar
içinde yatan Fikriye Han›m’› kald›r›p Nümune Hastahanesi’ne
götürdüler. Olaydan, tabiî daha o anda Gazi haberdar edildi. O
da S›hhiye Vekili Refik (Saydam) Bey’e telefon ederek gerek-
li bütün tedbirlerin al›nmas›n› ve genç kad›n›n hayat›n›n mut-
laka kurtar›lmas›n› emretti.
Fakat çok geçti art›k. Fikriye Han›m’›n, koma halinde ge-
çirece¤i yirmi dört saatlik ömrü kalm›flt›.
Ertesi gün Nümune Hastahanesi’nde cenazelerin y›kand›-
¤› k›sma beyaz örtüyle örtülmüfl bir cenaze getirildi. Örtüye
ilifltirilmifl tabelada bir numara ve bir de isim yaz›l›yd›: Fikri-
ye.»
(………)
Kaynak : Altan Deliorman, Atatürk’ün Hayat›ndaki Kad›nlar (2. Bas›m),
Bayrak Bas›m, Yay›n, Tan›t›m, ‹stanbul Ekim 2000, s.150.
1...,381,382,383,384,385,386,387,388,389,390 392,393,394,395,396,397,398,399,400,401,...960
Powered by FlippingBook