413
        
        
          
            Heyet-i Temsiliye (Temsil Heyeti)
          
        
        
          (...) Erzurum Kongresi, tüzü¤ü gere¤ince bir Heyet-i Temsiliye seçmiflti.
        
        
          Dernekler Kanunu’na göre, dilekçe yerine geçmek üzere, Erzurum
        
        
          Valili¤i’ne verilen 24 A¤ustos 1919 tarihli yaz›da, Heyet-i Temsiliye
        
        
          üyelerinin adlar› ve kimlikleri flu flekilde gösterilmifltir:
        
        
          Mustafa Kemal
        
        
          Eski 3’üncü Ordu Müfettifli, askerlikten ayr›lm›fl
        
        
          Rauf Bey
        
        
          Eski Bahriye Nâz›r›.
        
        
          Raif Efendi
        
        
          Eski Erzurum Milletvekili.
        
        
          ‹zzet Bey
        
        
          Eski Trabzon Milletvekili.
        
        
          Servet Bey
        
        
          Eski Trabzon Milletvekili.
        
        
          fieyh Fevzi Efendi
        
        
          Erzincan’da Nakflî fieyhi.
        
        
          Bekir Sami Bey
        
        
          Eski Beyrut Valisi
        
        
          Sadullah Efendi
        
        
          Eski Bitlis Milletvekili.
        
        
          Hac› Musa Bey
        
        
          Mutki Afliret Beyi
        
        
          Efendiler, s›ras› gelmiflken arz edeyim ki, bu kimseler hiçbir vakit bir
        
        
          araya gelip birlikte çal›flm›fl de¤illerdir. Bunlardan ‹zzet, Servet ve
        
        
          Hac› Musa Bey’ler ile Sadullah Efendi hiç gelmemifllerdir. Raif ve
        
        
          fieyh Fevzi Efendiler, Sivas Kongresi’ne kat›lm›fllar fakat ondan son-
        
        
          ra biri Erzurum’a, öteki Erzincan’a dönerek bir daha Heyet-i Temsili-
        
        
          ye’de bulunmam›fllard›r. Rauf Bey ve Sivas Kongresi’nde aram›za ka-
        
        
          t›lan Bekir Sami Bey, ‹stanbul’da Meclis-i Mebusan’a gidinceye kadar,
        
        
          bizimle birlikte bulunmufllard›r.
        
        
          (.........)
        
        
          (...) Meclis-i Mebusan, tam bir güvenlik içinde bulun-
        
        
          du¤unu aç›klad›¤› zaman, Heyet-i Temsiliye, tüzükte-
        
        
          ki yetkisine dayanarak, genel kongreyi toplant›ya
        
        
          ça¤›r›p on birinci madde uyar›nca da cemiyetin ileri-
        
        
          de alaca¤› fleklin belirlenmesini, kongrenin karar›na
        
        
          b›rakacakt›r. Kongrenin nerede ve nas›l toplanaca¤›
        
        
          o zamanki durum ve flartlara göre ayarlanacakt›r.
        
        
          Kongrenin toplant›ya ça¤›r›ld›¤› zaman ile toplanma-
        
        
          s› aras›nda geçecek süre içinde, Heyet-i Temsiliye,
        
        
          ‹stanbul Hükûmeti ve Meclis-i Mebusan Baflkanl›¤› ile
        
        
          kesin bir zaruret görmedikçe resmî iliflkilerde bulun-
        
        
          maz. (...)
        
        
          (.........)
        
        
          
            Kâz›m Karabekir Pafla, Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya
          
        
        
          
            Gitmesine Taraftar De¤ildi
          
        
        
          Efendiler, Heyet-i Temsiliye’nin merkezinin Ankara’ya nakli düflünce-
        
        
          si oldukça eskiydi. Bu düflünce ilk defa söz konusu oldu¤u s›ralarda,
        
        
          Kâz›m Karabekir Pafla’dan gelmifl olan bir telgraf› burada oldu¤u gi-
        
        
          bi aktaraca¤›m:
        
        
          
            3’üncü Kolordu Komutanl›¤›’na
          
        
        
          Erzurum, 3.10.1919
        
        
          Heyet-i Temsiliye’ye : Kuvâ-yi Milliye’yi temsil eden
        
        
          yüksek heyetin, de¤il Ankara’ya, hatta Sivas’›n bat›-
        
        
          s›na bile geçmemesi görüflündeyim. Çünkü, Do¤u il-
        
        
          lerinin Kuvâ-yi Milliyesi demek olan bu heyetin bütün
        
        
          bütün uzaklaflmas›, dolay›s›yla bu illerin teflkilâts›z
        
        
          kalmas›na yol açacakt›r. fiimdiye kadar pek meflru ve
        
        
          mant›kl› olarak yönetilmekte olan Millî Mücadele’nin,
        
        
          öteden beri her zaman her teflebbüsümüzü kötü gör-
        
        
          mek ve göstermek isteyen düflmanlar›m›za karfl› da
        
        
          eskiden oldu¤u gibi bir yerden yönetilmesi için, He-
        
        
          yet-i Temsiliye’nin Sivas’tan bat›ya geçmemesi görü-
        
        
          flünde bulundu¤unu arz ederim.
        
        
          15’inci Kolordu Komutan›
        
        
          
            Kâz›m Karabekir
          
        
        
          Böyle bir telgraf›n as›ls›z oldu¤u yarg›s›na varmak istedim. Fakat, ne
        
        
          çare ki, flifre telgraf, Erzurum’dan Sivas’taki 3’üncü Kolordu’ya çekil-
        
        
          mifltir. Çözülen flifrenin alt›nda “Aç›ld›. Fethi 4/5 Ekim” ilgiliye yaz›
        
        
          ve imzas› oldu¤u halde 3’üncü Kolordu’dan bize gönderilmifltir.
        
        
          Efendiler, Kâz›m Karabekir Pafla, davetimiz üzerine Sivas’a geldikten
        
        
          ve bizimle görüflmelerde bulunduktan sonra, flüphesiz bu telgrafla
        
        
          daha önce bildirdi¤i düflünce ve görüflünün yerinde olmad›¤›n› anla-
        
        
          m›fl olacakt›r. Ancak, bu düflünce ve görüflündeki isabetsizli¤i anla-
        
        
          mak için, mutlaka yüz yüze gelip görüflmeye hiç de ihtiyaç olmaya-
        
        
          ca¤› aç›kça bellidir. Bu düflünce ve görüflün dayand›r›lm›fl oldu¤u se-
        
        
          beplere flöylece bir göz atmak bile, onlar›n yanl›fll›¤›n› anlamaya ye-
        
        
          ter san›r›m.
        
        
          Bir defa, Heyet-i Temsiliye’nin yaln›z Do¤u illerinin millî gücünü olufl-
        
        
          turmad›¤› veya temsil etmedi¤i ve belki bütün memleketin -Anadolu
        
        
          ve Rumeli’nin- millî güçlerini temsil etti¤i çoktan bilinmifl olmak ge-
        
        
          rekirdi. Kald› ki, bu nokta üzerinde, günlerce süren telgraf bafl› tar-
        
        
          t›flmalar› olmufltu. Bir de, Heyet-i Temsiliye’nin Sivas’tan Ankara’ya
        
        
          tafl›nmas›, Do¤u illerinde teflkilâts›zl›k do¤uracak bir sebep olamaz-
        
        
          d›. Heyet-i Temsiliye’nin Do¤u illerine Sivas’tan telgrafla verdi¤i
        
        
          emirleri ve talimat›, ayn› flekilde Ankara’dan verebilece¤ine de flüp-
        
        
          he yoktu.
        
        
          Buna karfl›l›k, Heyet-i Temsiliye’nin Do¤u illerinden çok, Bat› illerine
        
        
          ve ‹stanbul’a yak›n bulunmas›n› gerektiren ve hakl› gösteren mant›k-
        
        
          l› sebepler elbette çoktu. Önce, Bat› ve Güneybat› illerimizden do¤-
        
        
          rudan do¤ruya düflman eline geçmifl olanlar vard›. Bu illerimizi iflgal
        
        
          eden düflman karfl›s›nda sa¤lam savunma cepheleri kurmak ve onla-
        
        
          r›n kuvvetlendirilmesini sa¤lamak gerekirdi. Oysa, Do¤u illerimizde
        
        
          böyle ac›kl› bir durum yoktu. Kesin olarak yak›n bir fiilî tehlike de do-
        
        
          ¤abilece¤e benzemiyordu. Uzak bir ihtimale göre, diyelim ki, do¤u-
        
        
          dan Ermenilerin do¤rudan do¤ruya bir sald›r›ya geçecekleri kabul
        
        
          olunsayd› bile, onun karfl›s›nda Kuvâ-yi Milliye ile desteklenmesi ka-
        
        
          rarlaflt›r›lm›fl olan 15’inci Kolordu, kendilerinin komutas› alt›nda ha-
        
        
          z›r bulunuyordu. Ne var ki, ‹zmir cephelerinde çeflitli komuta yön-
        
        
          temleri, de¤iflik nitelikte kuvvetler ve türlü türlü olumsuz kaynaklar-
        
        
          dan gelen, de¤iflik yap›da, türlü zararl› etkiler vard›. Adana’n›n iflga-
        
        
          line karfl› daha cephe kurulamam›flt›.
        
        
          
            Genel Durumu Yönetme Sorumlulu¤unu
          
        
        
          
            Üzerine Alanlar, En Önemli Hedefe ve
          
        
        
          
            En Yak›n Tehlikeye Elden Geldi¤i Kadar
          
        
        
          
            Yak›n Bulunmal›d›rlar
          
        
        
          Bu bak›mdan, uyulacak yol ve yöntem fludur ki, genel durumu yöne-
        
        
          tip yürütme sorumlulu¤unu üzerine alanlar, en önemli hedefe ve en
        
        
          yak›n tehlikeye elden geldi¤i kadar yak›n yerde bulunmal›d›rlar. Ye-
        
        
          ter ki, bu yak›nl›k, genel durumu gözden kaybettirecek derecede ol-
        
        
          mas›n! Ankara, bu flartlar› kendinde toplayan bir noktayd›. Herhalde
        
        
          cephelerle ilgilenece¤iz diye Bal›kesir’e, Nazilli’ye veyahut Afyonka-
        
        
          rahisar’a gitmiyorduk. Fakat, cephelere ve ‹stanbul’a demiryolu ile
        
        
          ba¤l› bulunan ve genel durumu yönetme bak›m›ndan Sivas’tan hiçbir
        
        
          fark› olmayan Ankara’ya gelecektik.
        
        
          Meclis-i Mebusan’›n ‹stanbul’da toplanmas› zarurî görüldükten sonra
        
        
          ise, Ankara’ya gelmenin ne kadar yerinde ve yararl› say›lmak lâz›m
        
        
          geldi¤ini aç›klamay› gereksiz bulurum.
        
        
          Efendiler, Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya tafl›nmamas› için sebepler
        
        
          ileri sürülürken, bu arada, hele öteden beri her zaman, her teflebbü-
        
        
          sümüzü kötü görmek ve göstermek isteyen “düflmanlardan” söz
        
        
          edilmifl olmas›na hiçbir anlam veremedim. Gerçekten, kendisinin de-
        
        
          ▲
        
        
          HEYET-‹ TEMS‹L‹YE
        
        
          
            ATATÜRK’ÜN
          
        
        
          
            ANLATIMIYLA
          
        
        
          
            NUTUK’TA