001-321emin.QXD - page 447

415
tuttular. M›s›r’daki Abbasî halifesinden
Yavuz Sultan Selim’in Kutsal Emanet-
leri devralmas› üzerine hilâfet Osmanl›-
lara geçti ve Osmanl› padiflahlar› ayn›
zamanda halife say›ld›. Osmanl›lar›n
Hicaz ve M›s›r’da hâkimiyet kurmala-
r›ndan sonra ‹slâm dünyas›nda itibarlar›
artt›. Böylece hilâfetin nüfuzu, ülke s›-
n›rlar› d›fl›nda da artmaya bafllad›. II.Ab-
dülhamid, hilâfeti siyasî bir avantaj sa¤-
lamak için kullanan ilk padiflah olarak
kabul edilebilir. Onun amac›, Osmanl›
hilâfetini tart›flmas›z bir gerçek olarak
ortaya koyarak ‹slâm dünyas›nda etkin
bir konuma sahip olmakt›. II.Abdülha-
mid, ‹slâm dünyas›n› genel olarak Os-
manl› hilâfeti karfl›s›nda birlefltirmeyi
baflard›. I.Dünya Savafl›’nda ülke d›fl›n-
daki Müslümanlar üzerinde etki yarat-
mak amac›yla bu avantaj›n› kullanmak
istedi ve ‹ngiltere, Fransa ve Rusya’daki
Müslümanlar› bu ülkeler aleyhine k›fl-
k›rtmaya çal›flt›ysa da baflar›l› olamad›.
Savafl s›ras›nda ‹ngilizler, hâkimiyet
kurduklar› Hindistan’daki Müslümanla-
r›n tepkisinden çekinerek Osmanl› hilâ-
fetine dokunmayacaklar›n› her f›rsatta
tekrarlad›lar. Savafltan sonra imzalanan
Sevr Antlaflmas›, bu taahhüdün yerine
getirilemeyece¤i kan›s›n› uyand›rd›. Bu-
nun üzerine Hint Müslümanlar›, Hindis-
tan Hilâfet Hareketi olarak Osmanl› Hi-
lâfetini korumak üzere eylemler bafllatt›.
Bu hareket ayn› zamanda Anadolu’da
bafllayan Millî Mücadele hareketinin de
en büyük d›fl destekçilerindendi. I.Dün-
ya Savafl›’ndan ma¤lûp ç›kan devletlere
ne gibi yapt›r›mlar uygulanaca¤› tart›fl›-
l›rken hilâfeti elinde bulunduran Os-
manl›lar›n durumu, potansiyel bir panis-
lâmist tehdit oluflturaca¤› gerekçesiyle
oldukça hassast›. Ancak Anadolu’da ba-
flar›l› çal›flmalar yürüten Millî Mücadele
hareketi buna imkân vermedi. Ba¤›m-
s›zl›k Savafl›’ndan zaferle ç›k›lmas› üze-
rine TBMM, 1 Kas›m 1922’de hilâfet ve
saltanat› birbirinden ay›rarak saltanat›
kald›rd›. Hilâfet, siyasî yönü olmayan
dinî bir kurum olarak kabul edildi ve
Abdülmecid Efendi, halife tayin edildi.
Cumhuriyet’in ilân›ndan sonra hilâfet
kurumunun yeni siyasal eylemlerde bu-
lunmaya devam etmesi ve yeni kurulan
rejim için tehdit oluflturmaya bafllamas›
üzerine 3 Mart 1924 tarih 431 say›l› ya-
sa ile hilâfet kald›r›ld›. Daha sonra
1926’da Kahire’de yap›lan Hilâfet
Kongresi vb. çal›flmalarla hilâfet kuru-
mu canland›r›lmaya çal›fl›ld›ysa da ‹s-
lâm dünyas›ndaki etkinli¤ini kaybetti.
Hilâfet
Hilâfet konusunda halk›n flüphe ve endiflesini gidermek için, her yerde gerekti¤i ka-
dar konufltum ve aç›klamalarda bulundum. Kesin olarak belirttim ki, milletimizin kur-
du¤u yeni devletin mukadderat›na, ifllerine, ba¤›ms›zl›¤›na, unvan› ne olursa olsun hiç
kimseyi kar›flt›ramay›z! Milletin kendisi, kurdu¤u devleti ve onun ba¤›ms›zl›¤›n› koru-
yor ve sonsuz olarak da koruyacakt›r!
Millete anlatt›m ki, bütün Müslümanlar› içine alan bir devlet kurmak göreviyle yüküm-
lüymüfl gibi hayal edilen bir halifenin, görevini yerine getirebilmesi için, Türkiye Dev-
leti ve onun bir avuç nüfusu, halifenin emrine tâbi tutulamaz. Millet buna raz› olamaz!
Türk halk› bu kadar büyük bir sorumlulu¤u, bu kadar mant›ks›z bir görevi üzerine ala-
maz.
Milletimiz, yüzy›llarca bu anlams›z ve bofl görüflten hareket ettirildi. Fakat ne oldu?
Her gitti¤i yerde milyonlarca insan b›rakt›. Yemen çöllerinde kavrulup yok olan Ana-
dolu evlâtlar›n›n say›s›n› biliyor musunuz? dedim. Suriye’yi, Irak’› elden ç›karmamak
için, M›s›r’da bar›nabilmek için, Afrika’da tutunabilmek için ne kadar insan telef ol-
du, bunu biliyor musunuz? Ve sonuç ne oldu görüyor musunuz?
dedim.
Halife’ye, dünyaya meydan okutmak ve onu bütün ‹slâm Dünyas›n›n ifllerinde söz ve
yetki sahibi k›lmak düflüncesinde olanlar, bu görevi yaln›z Anadolu halk›ndan de¤il,
onun sekiz on kat› nüfusa sahip olan büyük Müslüman kitlelerinden beklemelidirler!
Yeni Türkiye’nin ve Yeni Türkiye halk›n›n, art›k, kendi varl›k ve mutlulu¤undan bafl-
ka düflünecek bir fleyi yoktur... Baflkalar›na verilecek bir zerresi kalmam›flt›r! dedim.
Bir baflka noktay› da halka iyice aç›klayabilmek için flunlar› söyledim: Bir an için farz
edelim ki, dedim; Türkiye söz konusu görevi kabul etsin... Bütün ‹slâm dünyas›n› bir
noktada birlefltirerek yönetmek gayesinde yürüsün ve baflarm›fl da olsun! Pekâlâ
ama, uyru¤umuz ve idaremiz alt›na almak istedi¤imiz milletler, derlerse ki bize büyük
hizmetler ve yard›mlar yapt›n›z, teflekkür ederiz. Fakat, biz ba¤›ms›z kalmak istiyoruz.
‹stiklâl ve hâkimiyetimize kimsenin kar›flmas›n› uygun bulmay›z! Biz kendi kendimizi
yönetmeye muktediriz. O zaman Türk halk›n›n bütün bu gayret ve fedakârl›¤›, yaln›z-
ca bir teflekkür ve dua almak için mi göze al›nacakt›r?
Görülüyordu ki, bofl bir istek ve heves için, bir vehim ve hayal için, Türk halk›n› mah-
vetmek
istiyorlard›. Hilâfet ve halifeye görev ve yetki vermek düflüncesinin temelin-
de yatan esas, bundan ibaretti.
Efendiler, halka sordum: Bir ‹slâm devleti olan ‹ran ve Afganistan, halifenin herhangi
bir yetkisini tan›r m›? tan›yabilir mi? Hakl› olarak tan›yamaz. Çünkü, böyle bir yetki,
devletinin istiklâlini, milletinin hâkimiyetini ortadan kald›r›r.
Millete flunu da hat›rlatt›m ki, kendimizi dünyan›n hâkimi zannetmek gafleti, art›k
devam etmemelidir. Dünyan›n durumunu ve dünyadaki gerçek yerimizi tan›mamak-
taki gafletle, gafillere uymakla, milletimizi sürükledi¤imiz felâketler yetiflir! Bile bi-
le ayn› faciay› devam ettiremeyiz.
Efendiler, ‹ngiliz tarihçilerinden Wells, iki y›l önce yay›mlanan bir tarih yazd›. Eserinin
son sayfalar› “Dünya tarihinin gelecekteki safhas›” bafll›¤› alt›nda baz› düflünce ve gö-
rüflleri içine almaktad›r. Bu görüfllerin yönelmifl oldu¤u hedef “Un gouvernement fé-
déral mondial” yani “birleflik bir dünya devleti”dir.
Wells, bu bölümde, birleflik bir dünya devletinin nas›l kurulabilece¤ini ve böyle bir
devletin önemli ay›r›c› özellikleriyle ilgili tasavvurlar›n› belirtiyor; adaletin ve tek bir
kanunun hâkimiyeti alt›nda dünyam›z›n ne durumda bulunaca¤›n› tahayyül ediyor.
Wells, “Bütün hâkimiyetler, tek bir hâkimiyet içinde eritilmezse, milliyetlerin üstünde
bir kuvvet meydana ç›kmazsa, dünya mahvolacakt›r” diyor ve “gerçek devlet, ça¤dafl
hayat flartlar›n›n bir zaruret hâline getirdi¤i birleflik dünya devletinden baflka bir fley
olamaz”; “hiç flüphe yoktur ki, insanlar, kendi icatlar› alt›nda ezilmek istemezlerse er
geç birleflmeye mecbur olacaklard›r” görüflünü ileri sürüyor.
“‹nsanl›¤›n dayan›flmas› ile ilgili büyük hayallerin sonunda gerçekleflmesi için ne yap-
mak ve neyin önüne geçmek gerekti¤inin do¤ru olarak bilinmedi¤i” ve “sald›rgan bir
d›fl siyaset gelene¤ine sahip olan devletlerin, birleflik bir dünya devleti taraf›ndan
güçlükle temsil edilebilece¤i” de bildiriliyor. Wells’in, Avrupa ve Asya’n›n felâketleri
ve ortak ihtiyaçlar›, belki dünyan›n bu iki parças›ndaki milletlerin bir dereceye kadar
birleflmesine yard›m edecektir”, “olabilir ki, dünya ölçüsünde bir birleflmeye gidilme-
den önce, bir s›ra bölgesel birleflmeler yap›labilir” fleklindeki düflüncelerini de kayde-
deyim.
Efendiler, bütün insanl›¤›n görgü, bilgi ve düflüncede yükselip olgunlaflmas›; Hristi-
yanl›¤›, Müslümanl›¤›, Budizmi bir yana b›rakarak basitlefltirilmifl ve herkes için anla-
fl›lacak duruma getirilmifl saf ve lekesiz bir dünya dininin kurulmas› ve insanlar›n,
flimdiye kadar kavgalar, çirkeflikler, kaba istek ve ifltahlar aras›nda bir sefalethanede
yaflamakta olduklar›n› kabul ederek, bütün vücutlar› ve zekâlar› zehirleyen zararl› to-
humlar› yok etmeye karar vermesi gibi flartlar›n gerçekleflmesini gerektiren “birleflik
bir dünya devleti” kurma hayalinin tatl› oldu¤unu inkâr edecek de¤iliz.
Türkiye’ye musallat olmamak flart›yla, hilâfetçileri ve Panislâmizm taraftarlar›n›
memnun etmek için, bu tasavvur ve tahayyül bir dereceye kadar bizde de tasvir edil-
miflti.
Ortaya at›lan görüfl fluydu: Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da ve di¤er k›t’alarda yaflayan
Müslüman toplumlar› gelecekte herhangi bir gün kendi irade ve arzular›n› kullanacak
bir güç ve özgürlü¤e kavuflurlar ve o zaman lüzumlu ve yararl› görürlerse, ça¤›n ge-
reklerine uygun birtak›m uyuflma ve birleflme noktalar› bulabilirler. fiüphesiz, her
devletin, her toplumun, birbirinden karfl›layabilece¤i ihtiyaçlar› vard›r. Karfl›l›kl› ç›kar-
lar› olacakt›r. Tasarlanan bu ba¤›ms›z ‹slâm devletlerinin yetkili temsilcileri bir araya
gelip bir kongre yaparlar ve falan ve filân ‹slâm devletleri aras›nda flu veya bu iliflki-
ler kurulmufltur. Bu ortak iliflkileri korumak ve bu iliflkilerin gerektirdi¤i flartlar içinde
birlikte hareket sa¤lamak için, bütün ‹slâm devletlerinin temsilcilerinden kurulu bir
meclis oluflturulacakt›r. Birleflmifl olan ‹slâm devletleri, “bu meclisin baflkan› taraf›n-
dan temsil edilecektir” derlerse ve isterlerse, iflte o zaman, o birleflik ‹slâm devletine
hilâfet ve ortak meclisin baflkanl›¤›na seçilecek zata da halife unvan› verirler. Yoksa,
herhangi bir ‹slâm devletinin, bir kifliye bütün ‹slâm dünyas›n›n ifllerini yönetme ve
yürütme yetkisini vermesi, ak›l ve mant›¤›n hiçbir zaman kabul edemeyece¤i bir du-
rumdur.
Nutuk : s.480.
H‹LÂFET
ATATÜRK’ÜN
ANLATIMIYLA
NUTUK’TA
1...,437,438,439,440,441,442,443,444,445,446 448,449,450,451,452,453,454,455,456,457,...960
Powered by FlippingBook