turkce sozluk - page 147

c›rlak, -¤›
ön a.
1.
C›rtlak.
2.
a. hlk.
C›rc›r
böce¤i.
c›rlamak
(nsz.)
‹nce ve usand›r›c› ses ç›-
karmak.
c›rt
a.
K⤛t, kumafl gibi fleyleri y›rtarken
ç›kan ses.
c›rtlak, -¤›
a.
(ses için) Kula¤› t›rmalayan,
hofla gitmeyen ince ve tiz ses; c›rlak.
c›s
ünl.
Çocuklar›n tehlikeli fleylerden,
özellikle de ateflten uzak durmalar› için
söylenen uyar› sözü.
c›va
a. (c›’va) Far. kim.
Ola¤an s›cakl›kta s›-
v› hâlde bulunan, gümüfl renginde ve
atom numaras› 80, atom kütlesi 200,59
olan bir element (simgesi: Hg).
c›vata
a. (c›va’ta) ‹t.
‹ki ya da daha çok tah-
ta ya da demir parças›n›n birlefltirilme-
sinde kullan›lan, ucuna somun geçiril-
mifl iri bafll› vida.
c›vatalamak
(-i)
C›vatayla tutturmak.
c›v›k
ön a.
1.
Fazla suyla kar›flt›¤› için yo-
¤unlu¤u azalm›fl olan:
c›v›k kar.
2.
mec.
So¤uk ve hofl olmayan flakalar yapan
(kifli).
c›v›klaflmak
(nsz.)
C›v›k duruma gelmek.
c›v›l c›v›l
be.
1.
(kufllar için) C›v›lt› ile ötü-
flerek.
2.
Canl›, nefleli, hareketli olarak.
3.
ön a.
Hareketli, kalabal›k.
c›v›ldamak
(nsz.)
C›v›l c›v›l ötmek:
Bahçe-
deki kufllar c›v›ld›yordu.
c›v›lt›
a.
Kufllar›n ötüflürken ç›kard›klar›
ses:
Bahçeden c›v›lt›lar geliyordu.
c›v›mak
(nsz.)
1.
C›v›k duruma gelmek.
2.
Sayg›s›zca davranmak.
3.
mec.
(ifl) Cid-
diyeti bozulmak, 盤›r›ndan ç›kmak:
Bu
ifl çok c›v›d›.
c›v›tmak
(-i)
1.
C›v›k duruma getirmek.
2.
mec.
Bir iflin ciddiyetinin bozulmas›na
neden olmak:
Siz art›k c›v›tt›n›z, böyle
oynanmaz.
c›yak c›yak
be.
“Ba¤›rmak” eyleminin ince
ve yüksek sesle sürekli yap›ld›¤›n› belir-
tir:
C›yak c›yak ba¤›r›yordu.
c›yaklamak
(nsz.)
‹nce ve yüksek sesle sü-
rekli ba¤›rmak.
c›z
a.
1.
(çocuk dilinde) Atefl.
2.
K›zg›n ya-
¤›n içine bir fley at›l›nca ya da atefle su
dökülünce ç›kan ses.
c›z etmek
c›zla-
mak.
c›zb›z
ön a.
Izgarada piflirilmifl (et): c›zb›z
köfte.
c›z›lt›
a.
C›z›rt›.
c›z›r c›z›r
be.
C›z›rt›lar ç›kararak:
Patates
c›z›r c›z›r k›zar›yor.
c›z›rdamak
(nsz.)
C›z›r c›z›r ses ç›karmak.
c›z›rt›
a.
Ya¤da k›zart›lan, bir yere sürtülen
bir fleyin ç›kard›¤› ses.
c›z›rt›l›
ön a.
C›z›rdayan, c›z›rt› ç›karan, c›-
z›rt›s› olan:
Radyonun c›z›rt›l› bir sesi
vard›.
c›zlamak
(nsz.)
1.
C›z diye ses ç›karmak.
2.
mec.
Çok büyük üzüntü duymak:
Onu dilenirken görünce içim c›zlad›.
cibilliyet
a. Ar. esk.
Yarad›l›fl, huy.
cibilliyetsiz
ön a.
Soysuz, sütü bozuk.
cibinlik, -¤i
a.
Böceklerden, özellikle sivri-
sineklerden korunmak için yata¤›n üst
ve yan taraflar›na çad›r biçiminde geri-
len tül.
cici
ön a.
Sevimli, cana yak›n, hofl, güzel:
cici çocuk.
cicim
“güzelim” ya da “yav-
rum” anlam›nda bir sevgi sözü.
cicim
ay›
balay›.
cici anne
a.
Kimi çocuklar›n üvey anneleri-
ne, büyük annelerine ya da o yafllardaki
kad›n yak›nlar›na verdikleri ad.
cicili bicili
ön a.
Göze çarpan, süslerle be-
zenmifl:
Cicili bicili bir elbise giymiflti.
cicim
a.
Perde ya da örtü olarak kullan›lan
nak›fll› ince kilim.
ciddi
ön a. (ciddi:) Ar.
1.
fiaka olmayan,
gerçek:
Ciddi bir öneride bulundu.
2.
A¤›rbafll›:
Çok ciddi bir çocuktu.
3.
Önemli, önem verilen, titizlik gösterilen:
Ciddi bir haberdi.
4.
Kayg›, endifle ve-
ren, tehlikeli sonuçlar do¤urabilecek
olan:
Ciddi bir ameliyat olmufltu.
5.
E¤-
lendirme amac› gütmeyen, üzerinde dü-
flünmeyi gerektiren:
Ciddi bir filmdi.
6.
Sa¤lam, güvenilir:
Ciddi bir kan›t› yoktu.
c›rlak
ciddi
147
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 147
1...,137,138,139,140,141,142,143,144,145,146 148,149,150,151,152,153,154,155,156,157,...688
Powered by FlippingBook