flit kuvars.
çakfl›r
a.
1.
Bir tür erkek flalvar›.
2.
Kuflla-
r›n aya¤›nda bulunan ve süs gibi görü-
nen tüyler.
çakt›rmadan
be. (çakt›’rmadan) tkz.
Belli
etmeden, sezdirmeden:
Kimseye çakt›r-
madan uzaklaflal›m buradan.
çakt›rmak
(-i, -e)
1.
Çakmak eylemini yap-
t›rmak.
2.
tkz.
Birinin bir fleyi sezmesini
sa¤lamak:
Befl paras›z kald›¤›m› kimse-
ye çakt›rmamaya çal›fl›yorum.
çala
be.
Belirli adlardan önce gelerek eyle-
me ba¤lan›r ve adlara çabukluk, sürekli-
lik, dikkatsizlik anlamlar› katar:
çala ka-
lem yazmak.
çalakalem
be.
Gelifligüzel, h›zla yazarak:
Yaz›n› be¤enmedim, çalakalem yazm›fl-
s›n.
çalar saat, -ti
a.
‹stenilen bir saate ayar-
land›¤›nda, o saatte zil çalarak ya da
baflka bir ses ç›kararak zaman›n geldi¤i-
ni bildiren saat.
çalçene
ön a.
Sürekli konuflan, çenesi dü-
flük.
çald›rmak
(-i, -e)
1.
Çalmak eylemini yap-
t›rmak:
Orkestraya sevdi¤im bir melodi-
yi çald›rd›m.
2.
H›rs›za kapt›rmak:
Cüz-
dan›m› çald›rd›m.
çalg›
a.
1.
Müzik aleti, enstrüman.
2.
Mü-
zik.
3.
Müzik toplulu¤u, çalg›c›lar toplu-
lu¤u, saz.
çalg›ç, -c›
a.
M›zrap, pena.
çalg›l›
ön a.
1.
‹çinde çalg› çal›nan: çalg›l›
gazino.
2.
Çalg› çal›narak yap›lan:
çalg›-
l› dü¤ün.
çal›
a. bitb.
Boylar› fazla uzamayan, ço¤un-
lukla dipten dallanan, çatals› dallar› olan
odunsu bitkilere verilen ad.
çal› bülbülü
a. hayb.
Ötle¤en.
çal› ç›rp›
a.
‹nce ve kuru a¤aç dallar› ile ku-
ru otlara verilen ad.
çal› fasulyesi
a. bitb.
Bir çeflit s›r›k fasul-
yesi.
çal› kuflu
a. hayb.
Serçegillerden, Avrupa
ve Asya’n›n hemen her yerinde yafla-
yan, böcekler ve tanelerle beslenen, ba-
fl› koyu k›rm›z› renkte olan, çal›l›k yerle-
ri seven ötücü bir kufl.
çal›l›k, -¤›
a.
Çal›s› çokça olan yer.
çal›m
a.
1.
Karfl›s›ndakini etkilemek ama-
c›yla yap›lan davran›fl, gösterifl, büyük-
lenme, caka.
2.
K›l›c›n keskin yan›.
3.
sp.
Futbolda, oyuncunun topu kaç›rma-
dan k›vrak hareketlerle rakip oyuncular›
aldat›p geçmesi.
çal›mlamak
(-i)
1.
sp.
Futbolda, topu ka-
ç›rmadan k›vrak hareketlerle rakip
oyuncular› aldat›p geçmek.
2.
mec.
Bir
f›rsattan yararlanarak bir baflkas›n›n
hakk› olan fleyi ele geçirmek.
çal›nt›
a.
ve
ön a.
Çal›nm›fl olan (fley).
çal›flkan
ön a.
Çok çal›flan, çal›flmaktan
hofllanan.
çal›flma
a.
1.
Çal›flmak eylemi, emek.
2.
Bir yap› eleman›n›n yük alt›nda biçim
de¤ifltirmesi:
kirifllerin çal›flmas›.
3.
Bünyesinde bulunan suyun azalmas› ya
da ço¤almas› durumunda a¤ac›n ya da
tahtan›n biçim ve boyutlar›n›n de¤iflme-
si.
4.
‹fle yarar durumda olma, iflleme.
çal›flmak
(nsz.)
1.
Bir fleyi oluflturmak ya
da ortaya ç›karmak için emek harca-
mak:
Üniversite s›nav› için çok çal›flt›m.
2.
Bir ifli ya da bir görevi olmak:
Devlet
memuru olarak çal›fl›yorum.
3.
Bir ifl
yap›yor ya da ifl üzerinde olmak:
‹flim
bitmedi, hâlâ çal›fl›yorum.
4.
(makine
ve aletler için) ‹fle yarar durumda ol-
mak, ifllemekte bulunmak:
Vapurlar ça-
l›fl›yor mu?
5.
Bir fleyi gerçeklefltirmek
için kendini zorlamak, çaba harcamak,
gayret göstermek:
Olay› anlatmaya çal›-
fl›yordu, ama onu kimse dinlemiyordu.
6.
(-e)
Bir fleyi ö¤renmek ya da yapabil-
mek için emek vermek:
Dersinize çal›fl-
t›n›z m›?
çal›flt›r›c›
a.
Sporcular› e¤iten, çal›flt›ran ve
karfl›laflmalara haz›rlayan kifli; antrenör;
koç.
çalkalamak
(-i)
1.
‹çinde s›v› bulunan bir
çakfl›r
çalkalamak
154
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 154