turkce sozluk - page 142

k›:
Onunla k›sa sürede can ci¤er iki ar-
kadafl olduk.
can damar›
a.
Bir fleyin en önemli, en du-
yarl› noktas›:
Petrol, bu ülkenin can da-
mar›d›r.
can dostu
a.
Pek içten dost.
can düflman›
a.
Afl›r› düflmanl›k güden, öl-
dürmeyi bile düflünecek kadar düflman
olan kimse.
can eri¤i
a. bitb.
Aç›k yeflil renkte, ekflimsi
bir tad› olan sert ve sulu bir erik çeflidi.
canevi
a.
1.
Yürek ya da yüre¤in çevresin-
de yer alan bölge.
2.
mec.
Üzerinde en
çok titrenen, en çok duyarl›k gösterilen
fley.
canh›rafl
ön a. (canh›ra:fl) Far.
Ac› veren,
yürek parçalay›c›, tüyler ürpertici:
So-
kaktan canh›rafl hayk›r›fllar geliyordu.
can› pek
a.
ve
ön a.
Ac›ya, s›k›nt›ya karfl›
dayan›kl› (kifli).
can› tatl›
ön a.
S›k›nt›ya, ac›ya gelemeyen,
zorluklara ve güçlüklere dayanamayan.
can› tez
ön a.
Sab›rs›z, aceleci, ivecen.
cani
a. (ca:ni:) Ar.
Cinayet iflleyen, cana k›-
yan kifli.
can korkusu
a.
Kiflinin öz varl›¤›n› koruma
ya da sürdürme kayg›s›.
cankurtaran
a.
1.
Ambulans.
2.
Plaj ve
yüzme havuzlar›nda bo¤ulma tehlike-
siyle karfl› karfl›ya kalanlar› kurtarma ve
ilk yard›m yapmakla görevli kifli.
cankurtaran düdü¤ü
a. den.
Sisli ya da ti-
pili havalarda yönelecek ya da s›¤›n›la-
cak yeri, gemi ve yolculara duyurmak
için kullan›lan çan ya da düdük.
canla baflla
be.
Severek, isteyerek, var gü-
cüyle:
Annesi ondan bir fley istedi¤inde
canla baflla yapard›.
canland›rma
a.
1.
Canland›rmak eylemi.
2.
sin.
Yaflanm›fl bir olay› daha sonra asl›-
na yak›n biçimde film hâlinde sunma.
canland›rmak
(-i)
1.
Canlanmas›n› sa¤la-
mak, canlanmas›na yol açmak:
Faizlerin
düflmesi, otomobil piyasas›n› canlan-
d›rd›.
2.
K›l›¤›na, karakterine büründü¤ü
birini sahnede ya da perdede yeniden
yaflatmak:
O filmde Atatürk’ü kim can-
land›rm›flt›?
3.
Yaflanm›fl bir olay› asl›na
yak›n biçimde perdeye ya da ekrana
yans›tmak.
canlanmak
(nsz.)
1.
Önceki durumuna gö-
re daha diri, daha canl›, daha hareketli
olmak; gücü, etkinli¤i artmak:
Bahar ge-
lince do¤a canlan›r.
2.
Geçmiflte yafla-
nan bir duygu, bir olay ya da bir durum
yeniden an›msanmak:
Annesiyle geçir-
di¤i o güzel günler birden gözlerinde
canland›.
canl›
ön a.
1.
Yaflayan, yaflamsal ifllevleri-
ni sürdüren, diri:
canl› bal›k.
2.
Sa¤l›kl›,
güçlü, yaflam dolu, etkili, hareketli:
can-
l› bir topluluk, canl› bak›fllar, canl› renk-
ler, canl› bir sokak.
3.
a.
Yaflamakta
olan, yaflayan varl›k:
canl›lar dünyas›.
... canl›s›
o fleye afl›r› derecede düflkün
olan:
O, dost canl›s› bir insand›r.
canl› canl›
be.
Henüz yafl›yorken, diri diri:
Bal›klar› canl› canl› sat›yorlard›.
canl› cenaze
a.
Çok zay›f düflmüfl, kemik-
leri ç›km›fl kifli.
canl› hedef
ask.
Askerî birlikleri ve sivil
halk› kapsayan hedef türü.
canl›l›k, -¤›
a.
1.
Canl› olma durumu, can-
l› fleye özgü nitelik:
Kültür merkezinin
eski canl›l›¤›ndan eser kalmam›flt›.
2.
mec.
Neflelilik, keyiflilik:
O gün hepimiz-
de bir canl›l›k vard›.
canl› yay›n
a.
Radyo ve televizyonda bir
program›n an›nda, do¤rudan dinleyici-
ye, izleyiciye aktar›lmas›; naklen yay›n.
can pazar›
a. Bir tehlike karfl›s›nda herke-
sin kendi can›n›n kayg›s›na düfltü¤ü ve
kendini kurtarmaya çal›flt›¤› durum.
can sa¤l›¤›
a.
Kiflinin esenlik içinde olma-
s› durumu.
can s›k›c›
ön a.
Üzüntü veren, üzücü.
can s›k›nt›s›
a.
1.
Yapacak herhangi bir
fley bulamamaktan kaynaklanan tedir-
ginlik durumu.
2.
Bir olaydan duyulan
üzüntü.
can damar›
can s›k›nt›s›
142
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 142
1...,132,133,134,135,136,137,138,139,140,141 143,144,145,146,147,148,149,150,151,152,...688
Powered by FlippingBook