büyük baba
a.
Baban›n ya da annenin ba-
bas›, dede.
büyükbafl
a.
S›¤›r, manda gibi evcil hay-
vanlar›n tümü.
büyükçe
ön a.
1.
Oldukça büyük, biraz bü-
yük:
Büyükçe bir evimiz var.
2.
mec.
Ol-
dukça önemli:
Büyükçe bir sorunum
var.
büyük çember
a. mat.
Bir kürenin, merke-
zinden geçen bir düzlemle kesiflimi.
büyükelçi
a.
Diplomatik görevi yürütmek
amac›yla bir ülkenin, baflka bir ülkeye
gönderdi¤i en üst düzeydeki devlet tem-
silcisi.
büyükelçilik, -¤i
a.
1.
Büyük elçi olma du-
rumu.
2.
Büyük elçinin makam› ve dip-
lomatik servislerin bulundu¤u bina.
büyüklenmek
(nsz.)
Kendini büyük göster-
mek, büyüklük taslamak, böbürlenmek,
kibirlenmek.
büyüklük, -¤ü
a.
1.
Büyük olma durumu,
büyük olan fleyin niteli¤i, ululuk.
2.
mec.
Ba¤›fllay›c›, hoflgörülü kifliye özgü
davran›fl:
Büyüklük sende kals›n.
büyük ünlü uyumu
a. dlb.
Türkçe bir söz-
cü¤ün ilk hecesinde ince ünlü varsa, di-
¤er hecelerindeki ünlülerin ince; kal›n
ünlü varsa, di¤er hecelerindeki ünlüle-
rin kal›n olmas› kural›.
büyülemek
(-i)
1.
Büyü ile etki alt›na al-
mak.
2.
mec.
Etkilemek, kendine ba¤la-
mak:
Güzelli¤i hepimizi büyülemiflti.
büyüleyici
ön a.
Etkileyici, çekici, karizma-
tik:
Buradaki ormanlar›n büyüleyici bir
havas› vard›r.
büyültmek
(-i)
1.
Bir fleyi oldu¤undan bü-
yük duruma getirmek.
2.
(resim, harita
vb. için) Daha büyük örne¤ini yapmak.
3.
mec.
Abartmak, mübala¤a etmek:
Olay› büyültmeyin.
büyülü
ön a.
1.
Kendisine büyü yap›lm›fl
olan.
2.
Gizemli bir çekicili¤i, etkileyici-
li¤i olan:
Büyülü bir havas› var.
büyümek
(nsz.)
1.
Eskisinden büyük duru-
ma gelmek, irileflmek, boy atmak, gelifl-
mek:
Bahçedeki fidanlar büyümüfl.
2.
Yetiflmek, erginleflmek, yafl› artmak,
yafllanmak:
O¤lu büyümüfl, askerlik ça-
¤›na gelmiflti.
3.
fiiddeti artmak, güç-
lenmek, yay›lmak:
Yang›n gittikçe büyü-
yordu.
4.
Miktar ve say›ca artmak:
Ka-
zanc› her geçen gün biraz daha büyü-
yordu.
5.
Genifllemek, yay›lmak:
Kolun-
daki ç›ban çok büyümüfl.
6.
mec.
De¤er
ve önem kazanmak:
Her geçen gün ma-
hallelinin gözünde büyüyordu.
büyüteç, -ci
a. fiz.
Cisimleri büyüten yak›n-
sak mercek.
büyütken
ön a.
Büyümeye neden olan.
büyütmek
(-i)
1.
Daha büyük duruma ge-
tirmek, geniflletmek:
Bir ortak bulup ifli-
ni daha da büyütmüfltü.
2.
Yetifltirmek,
bakmak:
Beni teyzem büyüttü.
3.
mec.
Abartmak, mübala¤a etmek:
Bu ifli niçin
bu kadar büyütüyorsun?
büzgü
a.
Dikiflte, kumafl›n bollu¤unu azal-
tan s›k, küçük k›vr›m.
büzme
a.
1.
Büzmek eylemi.
2.
ön a.
A¤›z
bölümü büzülerek kapat›lan.
büzmek
(-i)
Buruflturarak, k›v›rarak ya da
k›vr›m yaparak bir fleyin alan›n› ya da
hacmini küçültmek:
Aceleyle torban›n
a¤z›n› büzdü.
büzülmek
(nsz.)
1.
Büzmek eylemine konu
olmak.
2.
mec.
Korku, flaflk›nl›k, so¤uk,
üzüntü vb. etkenlerle bir kenara çekil-
mek, sinmek:
Yaln›z bafl›na kal›nca bir
köfleye büzülmüfl, k›sa bir süre sonra
da uyuyakalm›flt›.
büyük baba
büzülmek
139
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 139