çat›k
ön a.
Çat›lm›fl olan.
çat› kat›
a.
Yap›n›n son kat›n›n üzerinde ve
çat›n›n alt›ndaki küçük kat.
çat›k kafl
ön a.
Kafllar› birbirine çok yak›n
olan (kifli).
çat›l›
ön a. (yap› için)
1.
Çat›s› olan:
k›rm›-
z› çat›l› ev.
2.
Çat›lm›fl olan:
çat›lm›fl tü-
fekler.
çat›lmak
(nsz.)
Çatmak eylemine konu ol-
mak.
çat›r çat›r
be.
1.
Sert bir fleyin çatlad›¤›n-
da, k›r›ld›¤›nda, yand›¤›nda, yerinden
söküldü¤ünde ya da s›k›flt›r›ld›¤›nda ç›-
kard›¤› ses.
2.
Zor kullanarak, bask›yla:
Hakk›m› çat›r çat›r al›r›m.
3.
Güçlük
çekmeden, kolayca:
Alacaklar›m› çat›r
çat›r topluyorum.
çat›r çutur
be.
Bir fley k›r›l›rken ç›kan ses:
A¤aç dallar›n› çat›r çutur k›r›p oca¤a at-
t›.
çat›rdamak
(nsz.)
1.
Çat›r diye ses ç›kar-
mak.
2.
mec.
Çökmeye, yok olmaya yüz
tutmak:
Dolap birden çat›rdamaya bafl-
lad›.
çat›rt›
a.
Çat›rdama sesi.
çat›fl›k
ön a.
Çeliflik.
çat›flk›
a. fel.
Yasalar ya da önermelerin
kendi aralar›ndaki çeliflki.
çat›flma a. 1.
Çat›flmak eylemi.
2.
Karfl›t
gruplar aras›ndaki silahl› kavga.
3.
ask.
Düflman birliklerinin karfl›l›kl› ç›kard›k-
lar› keflif ve güvenlik kollar› aras›nda ç›-
kan ilk silahl› çarp›flma.
4.
co¤.
K›vr›m-
l› da¤ s›ralar›n›n bir yerde dar bir aç› ile
birbirine yak›nlafl›p kaynaflmas›.
çat›flmak
(nsz., -le)
1.
Birbirine çatmak,
tart›flmak, kavga etmek, vuruflmak, çar-
p›flmak.
2.
(söz, iddia ve davran›fl için)
Birbirini tutmamak, çeliflmek:
Bu konu-
daki iddialar›n›z birbiriyle çat›fl›yor.
3.
(deve ve köpek için) Çiftleflmek.
4.
Ayn›
zamana rastlamak:
Uyku saati ile çal›fl-
ma saati çat›fl›yordu.
çat kap›
be.
Beklenmedik bir zamanda kap›
çal›narak:
Teyzemler çat kap› gelirlerdi.
çatk›
a.
1.
Uç uca geçerek birbirine çat›lan
fleylerin bütünü:
tüfek çatk›s›.
2.
Bafl›n
çevresine çember gibi ba¤lanan ba¤.
çatk›n ön a.
Çat›k.
çatlak, -¤›
ön a.
ve
a.
1.
Çatlam›fl olan:
çat-
lak vazo.
2.
a.
Çatlam›fl yer:
Otobüsün
ön cam› çatlak.
3.
a. t›p
Bir kemikteki
tamamlanmam›fl k›r›k.
4.
mec.
Deli, ka-
ç›k:
çatlak adam.
çatlak ses
a.
1.
Pürüzlü ses.
2.
mec.
Top-
lum düzenini bozucu söz ve davran›fl:
Her toplumda böyle çatlak sesler ç›kar.
çatlama
a.
1.
Çatlamak eylemi.
2.
bitb.
To-
humlar›n da¤›lmas› için meyve kabu¤u-
nun yar›lmas›.
3.
Dalgalar›n s›¤ k›y›ya
ulaflt›¤›nda dökülüp köpürmesi.
çatlamak
(nsz.)
1.
Parçalar› da¤›l›p ayr›l-
mayacak biçimde yar›lmak:
Tabak çatla-
d›.
2.
Bir yüzeyde k›r›fl›kl›klar, çizgiler,
yar›klar oluflmak:
So¤uktan elleri çatla-
m›flt›.
3.
Çok yemekten, afl›r› yorgun-
luktan, (bebek) çok a¤lamaktan ölecek
duruma gelmek.
4.
(dalga için) K›r›l-
mak.
5.
Ortaya ç›kmak, olgunluktan ya-
r›lmak:
Tomurcuklar çatlad›.
6.
mec.
Yaln›zl›k, sab›rs›zl›k, k›skançl›k, s›k›nt›
vb. duygular› afl›r› derecede duymak:
S›k›nt›dan çatlamak üzereydi.
çatlatmak
(-i)
1.
Çatlamas›na yol açmak.
2.
Çatlayacak duruma getirmek.
3.
mec.
Ak›l›n› kaç›rmak, delirmek.
çatma
a.
1.
Çatmak eylemi.
2.
Duvarlar›
a¤aç gövdesinden birbirine tak›larak ve
çivisiz yap›lan yayla evi.
3.
Düz zemin
üzerine kabartma çiçekler dokunan ince
ipek kadife.
4.
Bir ahflap yap›da a¤aç is-
keletin temel parçalar›.
çatmak
(-i)
1.
De¤nek, k›l›ç, tüfek vb. fley-
lerden birkaç›n› çaprazlama dayayarak
durdurmak:
Tüfeklerin çatt›lar ve bafl›na
bir nöbetçi diktiler.
2.
Gerekli parçalar›
bir araya getirip bir bütün oluflturmak,
bir yap› kurmak.
3.
Bafla yemeni, çatk›,
yazma ba¤lamak.
4.
Hofla gitmeyen kö-
çat›k
çatmak
159
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 159