turkce sozluk - page 616

mak, desteklemek:
S›n›fta kimse onu
tutmaz.
8.
Benimsemek, be¤enmek:
Bu
ö¤retmeni çok tuttum.
9.
Tutarl›l›k, uy-
gunluk içinde olmak:
Sözleri birbirini
tutmuyor.
10.
Hizmetine almak, kirala-
mak:
ev tutmak, hizmetçi tutmak.
11.
Etkisini göstermek, dokunmak:
‹çki be-
ni tutar.
12.
(beddua için) Gerçeklefl-
mek, yerine gelmek:
Onun bedduas› tu-
tar.
13.
Bir yolu, bir fleyi izlemek:
O evin
yolunu çoktan tutmufltur.
14.
Herhangi
bir durumda bulundurmak:
üstünü te-
miz tutmak.
15.
Hedef olarak almak:
Kufllar› tafla tutmufllard›.
16.
Ba¤lamak,
oluflmak:
Süt kaymak tutmufl.
17.
Sun-
mak, ikram etmek:
Konuklara kolonya
tuttu.
18.
Birinin giyinmesine yard›m
etmek:
ceketini tutmak.
19.
(eser için)
Büyük ilgi görmek, çok be¤enilmek:
Ki-
tab› çok tuttu.
20.
A¤r›mak, sanc›mak:
Yine midem tuttu.
21.
Bir fleyin yerinde
durmas›n› sa¤lamak:
fiu koca tabloyu
bir çivi tutuyor.
22.
Yerine getirmek,
gere¤ini yapmak:
Ö¤üdünüzü tutaca-
¤›m.
23.
Bekletmek, oyalamak:
Sizi tut-
mayal›m, ifliniz vard›r.
24.
Bir ifli flu ya
da bu biçimde sürdürmek:
ifli s›k› tut-
mak.
25.
Etkisine aç›k olmak:
Buras›n›
rüzgâr tutmaz.
26.
(bitki için) Kök sal-
mak, geliflmek:
Bak, dikti¤im fidan tut-
mufl.
27.
Belli bir de¤ere, niceli¤e ulafl-
mak:
Hesap on befl lira tuttu.
28.
Var
saymak, farz etmek:
Tutal›m ki bu olay-
da senin parma¤›n yok.
29.
Yaklaflt›r-
mak:
mendilini a¤z›na tutmak.
30.
(nsz.)
‹fllevlerini yerine getirebilecek
durumda olmak:
eli aya¤› tutmak.
31.
(yar.)
“Not, kay›t, zab›t” sözcüklerine
“etmek” anlam›yla yard›mc› eylem ola-
rak eklenir.
tut (tutal›m) ki
varsayal›m
ki, farz edelim ki.
tutsak, -¤›
a.
1.
Savaflta düflman›n eline
düflen kifli, esir.
2.
ön a.
Özgürlükten
yoksun olan.
3.
mec.
Bir fleye ya da bir
kimseye çok ba¤l›, iradesini özgürce
kullanamayan kifli.
tutturmak
(-i, -e)
1.
Tutmas›n› sa¤lamak.
2.
Bir fleyi bir yere ya da bir fleye ilifltir-
mek.
3.
(nsz.)
Akl›na koydu¤unu ›srar-
la istemek.
4.
Hedefe de¤dirmek, isabet
ettirmek.
5.
(-i)
Bir ifle, bir fleye baflla-
y›p sürdürmek.
tutu
a.
Rehin, ipotek.
tutucu
ön a.
ve
a.
Yerleflik de¤erlere, kuru-
lu düzene s›k› s›k›ya ba¤l› olan (kifli,
grup, parti); muhafazakâr.
tutuk, -¤u
ön a.
1.
Ak›c› ve rahat konufla-
mayan.
2.
Çekingen, s›k›lgan.
3.
Eski
ifllevini göremez duruma gelmifl.
tutukevi
a.
Tutuklular›n kapat›ld›¤› yer.
tutuklamak
(-i)
Birini yarg›ç karar›yla geçi-
ci bir önlem olarak özgürlü¤ünden yok-
sun b›rakmak, tevkif etmek.
tutuklu
a.
ve
ön a.
Mahkemece mahkûmi-
yet karar› kesinleflmeden geçici bir ön-
lem olarak bir yere kapat›lan (kifli).
tutukluk, -¤u
a.
1.
Tutuk olma durumu.
2.
Düzgün ifllememe durumu.
tutulma
a
1.
Tutulmak eylemi.
2.
gökb.
Bir
gök cisminin, araya baflka bir gök cis-
minin girmesi sonucu tümünün ya da
bir bölümünün görünmemesi olay›.
tutulmak
(nsz.)
1.
Tutmak eylemine konu
olmak:
Son kitab› çok tutuldu.
2.
(Ay,
Günefl vb. için) Tutulma olay›na u¤ra-
mak.
3.
(vücudun bir bölümü için) ‹flle-
vini yerine getiremez duruma gelmek:
Baca¤›m tutuldu.
4.
(-e)
Birine tutkun
olmak, sevmek.
tutum
a.
1.
Tutulan yol, davran›fl.
2.
Afl›r›
harcamalardan kaç›nma, ekonomi.
tutunmak
(-i)
1.
S›k›ca kavramak, dayan-
mak, as›lmak, sar›lmak:
Düflmemek
için omzuma tutundu.
2.
Durumunu
korumak, direnmek:
Düflman birlikleri,
fliddetli sald›r›lar›m›z karfl›s›nda tutuna-
mad›.
3.
Kendini kabul ettirmek:
Bu ifl-
te de tutunamad›.
tutuflmak
(nsz.)
1.
Yanmaya bafllamak,
atefl almak.
2.
Birbirinin elini tutmak.
3.
tutsak
tutuflmak
616
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 616
1...,606,607,608,609,610,611,612,613,614,615 617,618,619,620,621,622,623,624,625,626,...688
Powered by FlippingBook