yola ç›kt›¤›n› gördük.
Bir Amerikal› tüccara ait olan Suzanna çok güzel, sa¤lam bir tek-
neydi. Aylarca karada dolaflt›ktan sonra, yine denize döndü¤üme mem-
nundum. New Orleans’›n s›ca¤›ndan sonra, denizin serinli¤i insan›n
can›na can kat›yordu. Fakat yola ç›kt›ktan iki gün sonra, rüzgâr birden-
bire kesiliverdi.
Yelkenler; direklerden afla¤› havas› boflalm›fl bir balon gibi sark›-
yor, tembel tembel sallan›yorlard›. Günefl, öylesine s›cak, öylesine ya-
k›c›yd› ki, rahat nefes almak olana¤› bile yoktu.
Bir gün, Bill Tasker (Bil Task›r)’›n yan›nda oturmufl, çeflitli gemici
dü¤ümlerinin nas›l yap›ld›¤›n› ö¤reniyordum. Birden, ta ileriden bize
do¤ru bir geminin yaklaflt›¤›n› gördüm. Vardiyadaki tayfaya haber ver-
dim. Sonra Kaptan’› ça¤›rd›k.
Kaptan, yaklaflan gemiye bir süre bakt›ktan sonra, bana dönerek:
– Yukar› ç›k. Bak bakal›m, gelen gemiyi sen de tan›yabilecek mi-
sin? dedi.
Dire¤e ç›k›p bir süre gemiyi gözledikten sonra, yine Kaptan’›n ya-
n›na indim.
– Bana kal›rsa bu Dalga olmal› efendim, dedim.
– Dalga m›? ‹yi ama, o Havana’ya gitmiyor muydu? Oysa, bu tek-
ne aksi yönden geliyor...
Kaptan, dürbününü de alarak, bu kez kendisi dire¤e t›rmand›. Afla-
¤›ya indi¤i zaman, can› çok s›k›lm›flt›.
– Evet, dedi. Tahminin do¤ruymufl. Kaptan Çaylak, san›r›m bizi iz-
liyor. Ben o adam› iyi tan›r›m; kesinlikle kötü bir niyeti vard›r. Ciddî bir
tehlike karfl›s›nda bulunuyoruz. Kaptan Çaylak bir korsan, adî bir deniz
h›rs›z›d›r. Baflka gemilerin yolunu kesip ellerindeki mallar› almaya çal›-
fl›r; adamlar›n› ac›madan öldürür. fiimdi, bizim için de ayn› fleyi düflün-
dü¤ü kesin. Herkes görevini an›msay›p can›n› olabildi¤ince kadar pa-
hal›ya satmaya çal›flmal›d›r.
Tam bu s›rada, yeniden rüzgâr ç›km›flt›. Fakat tamamen ters taraf-
tan, Havana’dan bize do¤ru esiyordu. Gemimizi çevirip bütün yelkenle-
rimizi açt›k.
51