ifl, nesne, kifli vb.) Kalmak:
‹flini çocuk-
lar›na b›rakt›.
8.
(b›y›k ya da sakal)
Uzatmak:
Sakal b›rakm›fl.
9.
Ayr›lmak,
terk etmek:
Lise ikide okulu b›rakm›flt›.
10.
(-i, -e)
Sahiplik hakk›n› baflkas›na
vermek:
Bütün paras›n› bir hay›r kuru-
muna b›rakt›.
11.
(-i, -e)
Saklamak:
Ba-
na yemek b›rakmad›n›z m›?
12.
Engel
olmamak:
B›rak, nereye istiyorsa gitsin.
13.
U¤raflmaz olmak:
O iflleri art›k b›-
rakt›m.
14.
(-i, -e)
Bak›lmak üzere ver-
mek:
Köpe¤imi bir arkadafl›ma b›rakt›m.
15.
Yan›na almamak:
Kaza¤›m› evde b›-
rakt›m.
16.
(nsz.)
(bulundu¤u ya da do-
kundu¤u yerde) Oluflturmak:
Çilek,
gömle¤imde leke b›rakt›.
17.
Atlamak,
düflürmek:
Kendini nehrin serin sular›-
na b›rakt›.
18.
(-i, -e)
(birini bir yere)
Götürmek:
Beni de okula b›rak›r m›s›n?
19.
(-i, -e)
Bir iflin sorumlulu¤unu bafl-
kas›na vermek:
Banka ifllerini ona b›rak-
t›m.
b›y›k, -¤›
a.
1.
Duda¤›n üst bölümünde ç›-
kan k›llar.
2.
Bal›klar›n deri uzant›s› bö-
lümü.
b›y›kl› bal›k, -¤›
a. hayb.
Sazangillerden,
büyüklerinin boyu iki metreyi bulan bir
bal›k.
b›zd›k, -¤›
a. flaka
Küçük çocuk.
Bi
kim.
Bizmut elementinin simgesi.
biber
a. bitb.
Patl›cangillerden, yurdumuz-
da çok yetifltirilen, sivri biber ve dolma
biber gibi çeflitleri olan, taze ya da kuru-
tulurak tüketilen bir bitki.
biberiye
a. bitb.
Ball› babagillerden, Akde-
niz çevresinde çok yetiflen, güzel koku-
lu, yapraklar›n› dökmeyen, çiçekleri ma-
vi renkli çok y›ll›k bir bitki.
biberon
a. Fr.
Bebeklere süt ve sulu besin-
leri içirmek amac›yla kullan›lan emzikli
flifle.
bibliyografi
a. Fr.
Kaynakça, kaynaklar,
bibliyografya.
bibliyografya
a. Fr.
Kaynakça, kaynaklar,
bibliyografi.
biblo
a. (bi’blo) Fr.
Çeflitli maddelerden ya-
p›lan vazo, heykel gibi küçük süs eflya-
s›.
biçare
ön a.
ve
a. (bi:ça:re) Far.
Çaresiz,
zavall› (kimse):
Biçareye yard›m edecek
kimse yoktu.
biçem
a.
Üslup.
biçerba¤lar
a.
Ekini biçen ve biçilmifl ekini
ba¤l› demetler durumuna getiren tah›l
hasat nakinesi.
biçerdöver
a.
Ekini biçen, döven, taneleri
ay›rp saman› balya durumuna getiren
hasat harman makinesi.
biçim (I)
a.
1.
D›fl görünüfl, flekil:
Saçlar›-
n›n biçimi nas›ld›?
2.
Uygun flekil:
Kar-
makar›fl›k olan çal›flma odas›na biçim
verdi.
3.
Bir fleyin benzeri:
Benim de ay-
n› biçimde bir bisikletim var.
4.
Sanat ve
edebiyat eserlerinde yap›, form:
Ro-
manlar›nda yeni bir biçim deniyordu.
5.
Tarz:
Nazik bir biçimde onu uyard›m.
6.
Manzumelerin kurulufl ve uyak düzenle-
rine göre olan d›fl görünüflü.
biçim (II)
a. Biçmek eylemi.
biçimci
ön a.
ve
a.
1.
Biçimcilik yanl›s›
olan (kifli).
2.
Al›fl›lm›fl tutum, davran›fl
ve kurallar›n d›fl›na ç›kmayan (kifli); fle-
kilci.
biçimcilik, -¤i
a.
1.
Biçime s›ms›k› ba¤l›l›k.
2.
fel.
Özü bak›m›ndan önemsenmeyen,
yaln›zca biçime a¤›rl›k veren görüfl.
biçimlenmek
(nsz.)
Bir fley belli bir biçim
almak, flekillenmek.
biçimli
ön a.
1.
Biçimi güzel olan:
Biçimli
bir vücudun var.
2.
Hofl olan, yak›fl›k
alan.
biçimsel
ön a.
Biçimle ilgili, biçime daya-
nan.
biçimsiz
ön a.
1.
Kendine özgü bir biçimi
olamayan, flekilsiz.
2.
Yak›fl›ks›z, hofl
olmayan.
3.
fiz.
ve
kim.
Kendine özgü
billurlaflm›fl bir biçimi olmayan (mad-
de), amorf.
biçimsizleflmek
(nsz.)
Biçimi bozulmak.
biçki
a.
Belli bir modele ve ölçüye göre bir
b›y›k
biçki
113
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 113